Satın aldığı bir toprağa buğday veya arpa ekerse, toprağı almak için verdiği parayı masraftan sayamaz; ama ekini satın almış olursa, onu almak için verdiği parayı masraftan sayıp, mahsulden düşebilir. Fakat onlardan elde ettiği samanın kıymetini, ekini satın almak için ödediği paradan düşmesi lazımdır. Meselâ, beş yüz liraya satın aldığı ekinin samanı değer olarak yüz lira olursa, onun yalnız dört yüz lirasını masraftan sayabilir. |
Yer sürümünde kullanılan öküz veya ziraat için gerekli diğer araçlar olmadan ziraat yapabilecek durumda olan bir kimse, bu araçları satın alacak olursa, bunları almak için ödediği parayı masraftan sayamaz. |
Ziraat için gerekli öküz ve diğer malzemeleri olmadan ziraat yapamayan bir kimse, bunları alır ve ziraat nedeniyle tamamen zayi olurlarsa, bunların hepsinin fiyatını masraftan sayabilir. Eğer onların kıymetinden bir miktar azalmış olursa, sadece o miktarı masraftan sayabilir. Ama ziraattan sonra, onların kıymetinden herhangi bir şey azalmazsa, onların kıymetlerinden hiç bir şeyi masraftan sayamaz. |
Eğer bir tarlaya buğday veya arpa ile birlikte zekâtı farz olmayan pirinç ve fasulye gibi diğer bir şey de ekerse, her biri için yapılan masraf yalnız ona ait olur [ve onun gelirinden çıkarılır]. Ama her ikisine birlikte masraf yapmış olursa, bu masrafı ikisine taksim eder. Örneğin, her ikisine yapılan masraf eşit ölçüde ise, masrafın yarısını zekâtı farz olan üründen düşebilir. |
Birinci yıl için tarlayı sürmek (=nadas) gibi bir iş yaparsa, sonraki yıllar için yararlı olsa bile birinci yılın masrafından sayarak o yılın gelirinden düşmelidir. Ama bu işi bir kaç yıl için yapmış olursa, o iş için yaptığı masrafı o yıllar arasında taksim etmelidir. |
Eğer bir insanın, iklimleri değişik olan, ziraat ve meyveleri aynı zamanda ele geçmeyen bir kaç şehirde buğday, arpa, hurma veya üzüm gibi mahsulleri olur ve onların hepsi bir yılın mahsulü olarak nitelenir ve ilkönce yetişen mahsulün miktarı da nisaba yani 847,207 kg. ağırlığına ulaşırsa, onun zekâtını yetişir yetişmez, diğerlerininkini ise ne zaman yetişirse vermelidir. Ama elde ettiği ilk mahsulün miktarı nisaba ulaşmazsa, diğer ürünlerin de yetişmesini bekler. Yetiştikten sonra eğer hepsi birlikte nisap miktarına ulaşırsa, üzerine zekât farz olur, aksi takdirde bir şey farz olmaz. |
Hurma ve üzüm ağacı yılda iki defa meyve verecek olursa, bu iki ürünün üst üste nisap miktarına ulaşmasıyla farz ihtiyat gereği zekâtı verilmelidir. |
Kuruduğu zaman nisaba ulaşacak miktarda taze hurması ve yaş üzümü olan kimse, zekât niyetiyle bunlardan kuruduğu zaman üzerine farz olan zekât miktarına denk olacak ölçüde müstahak birisine verirse, sakıncası yoktur. |
Kuru hurma veya kuru üzümün zekâtını vermekle yükümlü olan bir kimse, onların zekâtını taze hurma veya taze üzümden veremez. Bunun gibi taze hurma veya taze üzümün zekâtını vermesi gereken bir kimse de zekât olarak kuru hurma veya kuru üzümden veremez. Ancak, bunlardan birini yahut başka bir şeyi zekâtın kıymeti olarak kastedip verirse, sakıncası yoktur. |
Borçlu olduğu hâlde, zekât ödenmesi gereken bir malı da olan kimse ölürse, önce zekâtı farz olan malın zekâtı verilmeli, daha sonra da diğer borçları ödenmelidir. |