İnsan ancak, vaktin girdiğinden emin olduğunda veya iki adil şahidin bunu bildirdiğinde, namaz kılmaya başlayabilir. |
Kör, hapiste olan ve benzeri kimselerin farz ihtiyat gereği vaktin girdiğinden emin olmadıkları müddetçe, namaz kılmaya başlamamaları gerekir. Ama insan, herkesin emin olmasına engel teşkil eden bulut, toz ve benzeri bir şeyden dolayı namaz vaktinin evvelinde vaktin girdiğinden emin olamazsa, vaktin girdiğine dair zannı olursa, namaz kılmaya başlayabilir. |
Vaktin girdiğini iki adil şahidin bildirmesi veya kendisinin bundan emin olması üzerine namaza başlar; ancak namaz esnasında vaktin girmediğini anlarsa, namazı batıl olur. Yine namazdan sonra, namazın tamamını vakit girmeden önce kıldığını anlarsa, aynı hüküm geçerlidir. Ama namazdayken veya namazdan sonra, namaz kılarken vaktin girmiş olduğunu anlarsa, namazı sahihtir. |
İnsan ancak, namaz vaktinin girdiğinden emin olduktan sonra namaza başlaması gerektiğinin farkında olmaz; ama namazdan sonra namazın hepsini vaktinde kıldığını anlarsa, namazı sahihtir. Ama namazın bütününü vaktinden önce kıldığını veya namazda iken vaktin girdiğini anlarsa, namazı batıldır. |
Vaktin girdiğinden emin olup namaza başlar ancak namazda iken vaktin girip girmediğinden şüpheye düşerse, namazı batıl olur. Ama namazda iken, vaktin girdiğinden emin olur ancak namazın şimdiye kadar kıldığı kadarının vakit içinde olup olmadığından şüpheye düşerse, namazı sahihtir. |
Namaz vakti öylesine dar olur ki bazı müstehapların yapılması durumunda, namazın bir miktarı vakit dışında kılınacak olursa, o müstehaplar yapılmamalıdır. Örneğin, kunut okunduğunda namazın bir miktarı vakit dışında kılınacaksa, kunut okunmamalıdır. |
Sadece bir rekât namaz kılınacak kadar vakit kalırsa, namaz eda niyetiyle kılınmalıdır. Ancak bilerek bu zamana kadar namaz geciktirilmemelidir. |
Yolcu olmayan kimsenin akşama sadece beş rekât kılabilecek ölçüde vakti kalırsa, öğle ve ikindi namazlarının her ikisini de kılmalıdır. Eğer daha az vakit kalmışsa, yalnızca ikindi namazını kılmalı ve sonra öğle namazını kaza etmelidir. Gece yarısına dört rekât kılınacak kadar vakit kalırsa, akşam ve yatsı namazları kılınmalıdır; eğer daha az vakit kalırsa, önce yatsı namazı ve daha sonra akşam namazı kılınmalıdır. Ancak farz ihtiyat gereği akşam namazı eda ve kaza olduğu niyet edilmeksizin kılınmalıdır. |
Yolcu olan bir kimsenin akşama, üç rekât namaz kılacak kadar vakti kalırsa, öğle ve ikindi namazını kılmalı ve eğer daha az vakti kalırsa, sadece ikindiyi kılmalı ve daha sonra öğleyi kaza etmelidir. Gece yarısına dört rekât namaz kılacak kadar vakit kalırsa, akşam ve yatsı namazını kılmalı ve eğer daha az vakit kalırsa, yalnızca yatsıyı kılmalı ve daha sonra eda ve kaza olduğunu niyet etmeksizin akşam namazını kılmalıdır. Eğer yatsıyı kıldıktan sonra, gece yarısına bir rekât veya daha fazla kılınacak kadar vakit kaldığı anlaşılırsa, hemen akşam namazını eda niyetiyle kılması gerekir. |
Namazın ilk vakitte kılınması, müstehaptır. Bu konu özellikle tavsiye edilmiştir. Her ne kadar ilk vakte yakın bir zamanda kılınması müstehap ise de, geciktirilmesinin herhangi bir sebepten dolayı örneğin cemaatle kılınması gibi iyi bir yönü olursa, ancak o zaman geciktirilmesinin sakıncası olmaz. |