Oruçlu kimse, sözle, yazıyla, işaretle veya diğer herhangi bir şeyle Allah'a, Hz. Peygamber'e (s.a.a) ve Hz. Peygamber'in halifeleri olan Ehlibeyt İmamlarına bilerek yalan isnatta bulunursa, ondan sonra hemen, "Yalan söyledim." dese veya tövbe etse bile, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur. Yine müstehap ihtiyat gereği Hz. Fâtımat'üz-Zehrâ (s.a), diğer peygamberler ve onların vasîleri de aynı hükümdedirler. |
Bir kimse, doğru veya yalan olduğunu bilmediği bir hadisi nakletmek isterse, farz ihtiyat gereği o hadisi direkt olarak Peygambere (s.a.a) ve İmamlara (a.s) isnat etmemelidir. |
Doğruluğuna inandığı bir sözü, Allah'tan veya Resul-i Ekrem'den (s.a.a) naklettikten sonra yalan olduğunu anlayan bir kimsenin orucu bozulmaz. |
Allah'a ve Peygamber'e (s.a.a) yalan isnat etmenin orucu bozduğunu bilen bir kimse, yalan olduğuna inandığı bir şeyi onlara isnat ettikten sonra, söylediği şeyin doğru olduğunu anlarsa, farz ihtiyat gereği orucunu tamamlamalı ve daha sonra kazasını da tutmalıdır. |
Başkasının uydurduğu bir yalanı bilerek Allah'a, Resul-i Ekrem'e (s.a.a) veya Masum İmamlara (a.s) isnat edenin farz ihtiyat gereği orucu batıl olur. Ancak, o yalanı uyduran şahsın dilinden aktarmasında herhangi bir sakınca yoktur. |
Oruçlu bir kimseye, "Resulullah (s.a.a) böyle bir şey buyurmuş mudur?" diye sorduklarında, "hayır" demesi gereken yerde kasten, "Evet" veya "evet" demesi gereken yerde kasten, "Hayır" derse, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur. |
Bir kimse, Allah-u Tealâ'nın veya Resul-i Ekre-m'in (s.a.a) doğru olan bir sözünü naklettikten sonra, "Yalan söyledim." der veya gece onlara bir yalan isnat edip, oruçlu olduğu yarınki günde, "Dün gece söylediğim doğrudur." derse, farz ihtiyat gereği orucu batıl olur. Ama eğer demekten maksadı, bu sözü gerçekten söylediğini bildirmek olursa, batıl olmaz. |