İnsan, bir şeyi bulur, kendi malı olduğunu zannederek alır, daha sonra kendi malı olmadığını anlarsa, yukarıda zikredilen hükümlere göre amel etmelidir. |
İnsan, bulduğu malı sahibinin duyduğunda malın ona ait olabileceğini ihtimal vereceği şekilde ilan etmelidir. Bu olay ve yerine göre değişir. Mesela, bazen ben bir şey buldum demek yeterli gelir. Bazı durumda bulunan şeyin cinsinin ne olduğu söylenilmesi gerekir, mesela altın buldum der. Bazı durumda onun bazı özelliklerinin de söylenmesi gerekir. Mesela, altın küpe buldum der. Ancak her halükarda bulunan şeyin tüm özellikleri söylenmemelidir. Sahibinin duyabileceği yerde ilan etmelidir. |
İnsan, bir şeyi bulur, başka birisi tüm özelliklerini sayarak onun kedisine ait olduğunu söyler ve onun olduğuna itminanı olursa, ona vermelidir. Bazen sahibinin bile farkında olmadığı özellikleri söylemesine gerek yoktur. |
Bulunan şeyin değeri bir dirheme ulaşır, ilan edilmez cami gibi halkın toplandığı bir yere bırakılır ve o mal telef olur veya bir başkası onu alırsa, o malı bulan ondan sorumludur. |
Bir yıl kalmayacak bir şey bulursa, değer kayıp etmeden bekleyebileceği en uzun sürenin sonuna kadar onu korumalıdır. Bu müddet içerisinde, vacip ihtiyat gereği onu ilan etmek gerekir. Sahibi bulunmazsa, değerini belirleyip o malı kendisine alabilir veya onu satıp parasını saklayabilir. Her iki durumda da, ilana devam etmelidir. Sahibi bulunursa parasını ona ödemelidir. Bir yıla kadar sahibi bulunmazsa, 2526. meseledeki hükme göre amel etmelidir. |
İnsanın bulduğu şeyi sahibine vermemek kastı olsa dahi, abdest alırken ve namaz kılarken onun üzerinde bulundurmanın sakıncası yoktur. |
İnsanın, ayakkabısı başkası tarafından götürülür yerine bir başka ayakkabı bırakılırsa, bırakılan ayakkabı götürülen ayakkabı yerine bırakıldığını ve onun yerine kullanılmasına razı olduğu anlaşılırsa, kalan ayakkabıyı kendi ayakkabısı yerine alabilir. Aynı şekilde kendi ayakkabısının haksızlıkla alındığını anlarsa, yerine bırakılan ayakkabı kendi ayakkabısından daha değerli olmamak kaydıyla alabilir. Ama kalan ayakkabı kendi ayakkabısından daha değerli olursa, fazla olan değeri meçhul’ül malik -sahibi belli olmayan mal- hükmündedir. Zikredilen iki durumun dışında kalan ayakkabı meçhul’ül malik hükmündedir. |
İnsanın elindeki mal mechul’ül malik olur ve kaybolan mal hükmünde de olmazsa, sahibinin o malda tasarruf izninin olduğuna kanaat getirildiği durumda, sahibinin razı olabileceği her türlü tasarrufta bulunabilir. İzni olacağına kanaat olmazsa, sahibi bulununcaya kadar aranmalıdır. Sahibinin bulunacağından ümit kesilirse, o malı sahibinden taraf sadaka vermelidir. Vacip ihtiyat gereği şer’i hâkimin izniyle olmalıdır. Aynı şekilde, o malın bedelini şer’i hâkimin izniyle sadaka vermelidir. Daha sonra mal sahibi bulunur, sadakaya razı olmazsa, vacip ihtiyat gereği onun bedelini sahibine ödemelidir. |