Marufu emretmek ve münkerden nehyetmenin üçüncü merhalesi, zor ve baskıya başvurmaktır. O hâlde, bir kimsenin münkeri terk etmesi veya farzı yerine getirmesinin sadece zor ve baskıyla gerçekleşeceği bilinir veya bu kanaate ulaşılırsa, bu merhaleyi uygulamak farz olur. Ancak gereken sınır aşılmamalıdır. |
Günah işleyen kimseyle günah arasında bir engel meydana getirilip böylelikle günahın yapılması önlenirse ve bu işin sakıncaları başka şeylerden az olursa, sadece bununla yetinmek gerekir. |
Günahı önlemek, günah işleyenin elinden tutmaya veya günah işlenen yerden dışarı çıkarmaya veya aracılığıyla günah işlediği araçta tasarruf etmeye bağlı olursa, bunları yapmak caizdir, hatta farzdır. |
Günah işleyenin korunması gereken mallarını telef etmek, caiz değildir. Ancak günahın işlenmesini önlemek malı telef etmeyi gerektirirse, caizdir ve bu durumda zahiren telef ettiği mal için zâmin değildir. Aksi taktirde zâmin ve günahkârdır. |
Günahı önlemek, günah işleyen kimsenin bir yerde hapsedilmesine veya bir yere girmesini önlemeye bağlı olursa, bunu uygulamak farz olur; ancak gerekli ölçü gözetilmeli ve sınır aşılmamalıdır. |
Günahı önlemek, günah işleyen kimseye dayak atmaya ve baskı yapmaya ve onu zor durumda bırakmaya bağlı olursa, caizdir; fakat sınır aşılmamalıdır. Bu ve benzeri işlerde bütün şartlara haiz olan bir müçtehitten izin alınması daha iyidir. |
Münkerleri önlemek ve farzları yerine getirmek, yaralamaya veya öldürmeye bağlı olursa, bu ancak gereken şartların varolması ve gerekli bütün şartları bulunduran bir müçtehidin izin vermesiyle caiz olur. |
Münker, Mukaddes Şâri'in çok önem verdiği ve onun gerçekleşmesine asla razı olmadığı şeylerden olursa, mümkün olan her yolla onu defetmek caizdir. Meselâ, öldürülmesi caiz olmayan birini öldürmek isteyen kimseyi önlemek gerekir. Eğer mazlumun öldürül-mesini önlemek, sadece zalimin öldürülmesiyle mümkün olursa, zalimi öldürmek caiz olmaktan öte farzdır ve müçtehitten izin almak gerekmez. Fakat öldürmek dışında başka bir yolla bunun önlenmesi mümkün olursa, onu uygulamak gerekir. Buna göre eğer gereken haddi aşarsa, günahkâr sayılıp üzerine "diğerlerinin hakkına tecavüz eden kimse"nin hükmü uygulanır. |