Farz ihtiyat gereği fakir bir seyide humus olarak yıllık ihtiyacından fazlası verilmemelidir. |
Bir kimse, yaşamakta olduğu şehirde müstahak (humus alması caiz olan) seyit bulamazsa, humusu başka bir şehre götürebilir. Humusu ödemede kayıtsızlık sayılmayacaksa, kendi şehrinde fakir olsa bile başka bir şehre götürebilir. Her durumda eğer telef olursa, onu korumada ihmalkâr davranmasa da, bedelini vermelidir. Götürme için yaptığı masrafı humustan alamaz. |
Şer’i hâkimden veya onun vekilinden izin alarak humusu alırsa, yükümlülük ondan kalkar. Onlardan birinin emriyle başka bir şehre götürürse ve ihmalkârlık etmeden telef olursa, yükümlülüğü yoktur. |
Bir ürünü gerçek değerinden fazla hesap ederek humus yerine verilmesi caiz değildir. 1758. hükümde açıklandığı gibi, paranın dışında bir şey vermek mutlak olarak sakıncalıdır. Fakat şer’i hâkimin veya vekilinin izniyle verilirse sakıncası yoktur. |
Humus almaya müstahak olan birinden alacaklı olan kimse, alacağını humus olarak hesaplamak isterse, bu durumda; ya şer’i hâkimden izin almalı veya önce humusu müstahakka vermeli daha sonra müstahak, borcunu ona iade etmelidir. Ayrıca müstahaktan vekâlet alarak onun yerine alabilir ve alacağına sayabilir. |
Malik humusu müstehakka vererek, kendisine geri vermesini şart edemez, fakat eğer müstehakk humusu aldıktan sonra (malike) geriye vermeye razı olursa sakıncası yoktur. Örneğin; yüklü miktarda boynunda humus olan kimse fakir duruma düşerse ve humus sahiplerine karşı borçlu kalmak istemezse, bu durumda müstehak ondan humusu alıp sonra ona bağışlamaya razı olursa sakıncası yoktur. |