Soru 1036: Üzerimde yüz bin tümen İmam hissesi vardır ve onu size vermem farzdır; diğer taraftan burada yardıma ihtiyacı olan bir cami vardır; bu parayı, caminin yapım ve tamamlanmasına harcaması için caminin cemaat imamına verebilir miyim? Cevap: Günümüzde İmam'ın (a.s) hissesinin dini ilmiye havzalarının idaresi için harcanmasını gerekli biliyorum; caminin binasının tamamlanması için de müminlerin bağışlarından yararlanılabilir. |
Soru 1037: Babamızın kendi hayatında malının humusunu tamamen vermediği muhtemeldir. Onun malından bir arsayı hastane yapılması için bağış yapmış bulunuyoruz; bu arsayı babamızın mallarının humusundan sayabilir miyiz? Cevap: O arsa humustan sayılmaz. |
Soru 1038: Hangi durumlarda humus, onu veren kimseye bağışlanabilir? Cevap: İmam ve seyyid hissesi bağışlanamaz. |
Soru 1039: -Mesela- humus yılının sonunda masrafından yüz bin tümen fazla kalan kimse onun humusunu verirse, sonraki yıl bu para yüz elli bin tümene ulaşırsa o yılda elli bin tümenin mi humusunu vermesi gerekir, yoksa yüz elli bin tümenin mi? Cevap: Humusu verilmiş mal sonraki yıl harcanmaz ve kendi halinde kalırsa ikinci defa humusu yoktur. Eğer, hem onun gelirlerinden ve hem de bizzat humusu verilmiş maldan alınarak yıllık masrafta harcanmışsa humusu verilmemiş malın humusu verilmiş mala oranına göre yılın sonunda geri kalanının humusunu vermesi farzdır. |
Soru 1040: Henüz evlenmemiş olan ve evleri olmayan dinî ilimler talebelerinin tebliğ ve çalışmalarıyla veya İmam'ın (a.s) hissesi yoluyla elde ettikleri gelirlerinin humusu var mı, yoksa bu gelirleri humusun istisnalarından olarak humusunu çıkarmadan evlilik masrafları için biriktirebilirler mi? Cevap: Taklit mercileri tarafından dini ilmiye havzalarında dersle meşgul olan muhterem talebelere hediye edilen şer'î hakların (humus, zekât vb.) humusu yoktur; ancak tebliğ ve çalışmalarıyla elde ettikleri diğer gelirler aynen humus yılının başına kadar kalırsa onun humusunu vermeleri farzdır. |
Soru 1041: Humusu verilmiş ve humusu verilmemiş mallardan karışık olarak bir miktar mal biriktiren kimse, bazen nafakası için ondan bir miktarını alır veya bazen de ona bir şey ekliyor. Humusu verilmiş malın miktarının belli olduğunu dikkate alarak geriye kalan bütün malın mı, yoksa sadece humusu verilmemiş malın mı humusunu vermelidir? Cevap: Humusu verilmemiş malın, humusu verilmiş mala oranına göre geri kalan malın humusunu ver-melidir |
Soru 1042: Satın alınan ve üzerinden birkaç yıl geçen kefenin humusunu vermek farz mıdır? Farz olduğu takdirde, acaba; satın alındığı fiyatının mı humusu verilmelidir? Cevap: Kefen, humusu verilmiş malla satın alınmışa artık humusu yoktur; aksi durumda, şimdiki değeri üzerinden humusu verilmelidir. |
Soru 1043: Ben dini ilimler talebesiyim. Yanımda olan bir miktar malla ve diğerlerinin yardımıyla, ayrıca seyyid hissesi alarak ve bir miktar da borçlanarak küçük bir ev satın alabildim. Şimdi o evi sattım; üzerinden bir yıl geçerse ve bu müddet zarfında başka bir ev satın almazsam ev satın almak için topladığım mevcut mala humus lazım gelir mi? Cevap: İhtiyaç için olan evin satış bedeline humus lazım gelmez. |
Soru 1044: Ben, 1962 yılında İmam Humeyni'yi taklit ettim ve İmam'ın fetvalarına uygun olarak şer'î hakları ona verdim. 1967'de İmam şer'î haklar ve vergiler hususunda sorulan soruya şöyle cevap verdi: "Şer'î haklar humus ve zekâttır; vergilerin şer'î haklarla bir ilişkisi yoktur." Günümüzde İslâm Cumhuriyeti nizamında yaşadığımızı dikkate alarak, şer'î hakları ve vergileri vermeye karşı üzerimize farz olan vazife nedir? Cevap: Kanun ve kurallara uygun olarak İslâm Cumhuriyeti tarafından alınan vergileri o kanunun kapsamına girenlerin vermeleri farz olmasına rağmen, bu İmam ve seyyid hissesinden sayılmaz ve mallarına lazım gelen humusu müstakil olarak vermeleri gerekir. |
Soru 1045: Şer'î hakları -paraların değerinin sabit kalmadığına nazaran- dolara çevirebilir miyiz ve acaba bu iş şer'an caiz midir? Cevap: Üzerinde şer'î haklar olan kimse için caizdir; ancak, hakları verince verdiği günün fiyatını hesaplaması gerekir. Ama, şer'î hakları toplamak için veliyy-i emrin tarafından vekil olan emin kimse, bu hususta kendisine izin verilmesi dışında aldığı parayı başka bir paraya değiştiremez; fiyatların değişmesi de parayı değiştirmeye şer'î bir engel değildir. |