İnsan, kendi farz namazlarını oda gibi bizatihi (=kendiliğin-den) namazın sevabının artmasına sebep olmayan bir mekânda kılmayı nezrederse, eğer orada namaz kılmanın bir açıdan tercihi olursa örneğin, yalnız kalması nedeniyle ibadete olan teveccühü dağılmıyorsa, onun bu nezri sahihtir. |
Bir işi yapmayı nezreden kimse, onu nezrettiği [ve belirttiği] şekilde yerine getirmelidir. Buna göre ayın ilk gününde sadaka vermeyi veya oruç tutmayı veya ayın başlangıç namazını kılmayı nezrederse, bunları o günden bir gün önce veya bir gün sonra yapması yeterli olmaz. Yine hastası iyileşince sadaka vermek üzere adakta bulunan kimse, hastası iyileşmeden önce sadakayı verirse, kifayet etmez. |
Oruç tutmak üzere nezirde bulunan ama vaktini ve sayısını belirtmeyen kimse, herhangi bir günü oruç tutarsa, yeterli olur. Bunun gibi bir kimse, namaz kılmayı nezreder ama sayısı ile özelliklerini belirtmezse, iki rekâtlı bir namazı kılmakla nezrine vefa göstermiş olur. Yine sadaka vermeyi nezreder ama onun cinsini ve miktarını belirtmezse, "sadaka verdi" denecek miktarda fakire bir şey verirse, nezrine göre amel etmiş olur. Aynı şekilde Allah için herhangi bir işi yapmayı nezreden kimse, bir namaz kılar veya bir gün oruç tutar ya da bir şeyi sadaka olarak fakire verirse, nezrini yerine getirmiş olur. |
Belirli bir günde oruç tutmayı nezreden kimse, o günde oruç tutmalıdır. Eğer o günde yolculuğa çıkarsa, o orucun kazası üzerine farz olur. |
[Bir nezirde bulunan kimse,] kendi ihtiyarıyla nezrinin gereğine muhalefet eder ve vefa göstermezse, keffaret vermesi yani, ya bir köle azat etmesi veya altmış fakiri doyurması ya da iki ay peş peşe oruç tutması gerekir. |
Bir işi belirli bir zamana kadar terk etmeyi nezrederse, o süre geçtikten sonra o işi yapabilir. Eğer o süre geçmeden önce unutkanlık veya çaresizlik yüzünden onu yaparsa, üzerine bir şey farz olmaz; ama yine de o işi belirlediği sürenin sonuna kadar yapmaması gerekir. Eğer ikinci defa onu belirttiği sürenin içinde özürsüz olarak yaparsa, bir önceki hükümde belirtildiği gibi keffaret vermesi gerekir. |
İnsan, bir işi terk etmek üzere nezirde bulunur ve onun için belirli bir süre tayin etmezse, eğer unutkanlıktan, çaresizlikten veya hükmü bilmezlikten kaynaklanan bir nedenle o işi yaparsa, üzerine keffaret farz olmaz. Fakat onu kendi ihtiyarıyla yaparsa, birinci defası için keffaret vermelidir. |
İnsan, cuma günü gibi haftanın belirli bir gününü devamlı oruç tutmak üzere nezreder, ama cuma günlerinden birisi Ramazan veya Kurban Bayramı gününe rastlar veya hayız gibi oruç tutmasına mani olan bir özürle karşılaşırsa, o günü oruç tutmaz; fakat başka bir günde o günün kazasını tutar. |
Belli bir miktarı sadaka vermek üzere nezirde bulunan kimse, sadakayı vermeden önce ölürse, miras olarak bıraktığı malın o miktarını sadaka vermelidirler. |
Belli bir fakire sadaka vermeyi nezreden kimse, onu başka bir fakire veremez. Hatta o fakir ölürse, [farz] ihtiyat gereği onun mirasçılarına vermesi gerekir. |