• Nombre de visites :
  • 1363
  • 3/1/2010
  • Date :

Vahdet; Neden ve Nasıl? 6

vahdet

  Şimdi bu olayda aslında iki taraftan her birisi kendine nakledilen farklı rivayetlere ve miras aldığı bilgi birikimine dayanarak böyle farklı görüşlere varmışlardır. Yoksa ne Ehl-i Sünnet Ebu Talib’in mu’min olduğunu bildiği halde ona müşrik der, ne de Ehlibeyt mektebine mensup kimseler, onun müşrik olduğunu bildiği halde ona mu’min der. Zerre kadar aklı, insafı ve imanı olan bir kimse bunu yapar mı? Aslında diğer birçok farklı görüşler ve şahsiyetler hakkındaki durum da bundan farksızdır. Bu yüzden bu tür konularda birbirimizi şu veya bu ithamlarla suçlama yerine, yukarıdaki mantıkla yaklaşırsak, bizce hiçbir problem yaşanmaz. Elbette her tarafın sahip olduğu delil belge ve bilgilerin ne kadar sağlam olup olmadığını araştırıp, muhakemesini yapmayı her kesin kendine bırakmak lazım.

  Tabi bir de uygun ve sakin bir ortamda ve kardeşçe tutumlarla âlimlerimiz ve fikir erbabımız yer yer birbirleriyle fikir teatisi ve ilmi müzakereler yaparak doğruyu bulma konusunda yekdiğerine yardımcı olurlarsa, buna da kimsenin bir itirazı olmaz herhalde.

14- Esasen en önemli zaruretlerden birisi çeşitli gruplara ve mezheplere mensup İslâm âlimleri arasında güçlü bir diyalogun oluşmasıdır.

 Zira bu ihtilafları en köklü şekilde ancak, dinini dünyaya satmayan, Allah’ın rızasını her şeye tercih eden, hiçbir sulta ve sultandan çekinmeyen, kendini bütün mezhebî ve ırkî taassuplardan ve kim ne der kaygılarından arındırmış hakikî âlimler arasında gerçekleşebilecek müzakereler çözebilir ya da en azından azaltabilir. Tabi bu müzakereleri yapan âlimler, kendi aralarında sırf ilmî, aklî ve nakli ölçülere dayanarak ve her şeyden önce müşterek kabuller ve prensiplerden hareketle sorunlara ve ihtilafı konulara çözüm bulmaya çalışmalıdırlar.

vahdet

  Birbirlerini ikna edebilirlerse ne a’la, aksi takdirde yine de herkes kendi görüşünü korumakla birlikte aralarındaki kardeşlik ve dostluk bağlarını korumaya özen göstermelidirler. Tabi ulemâ arasındaki bu samimî ve kardeşçe ilişkiler, ister istemez halk arasında da olumlu yansımalarını bulacak ve düşmanlıklar, yerini kardeşçe ve dostça münasebetlere bırakacaktır. İnsaf sahibi her Müslüman’ın düşlediği o ortamın bir an evvel oluşması ümidiyle.

15- Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus şudur ki, her fırka ve mezhebin görüşlerini, o mezhebin kendi içinde muteber ve söz sahibi olarak tanınan âlimlerinden ve muteber bildikleri kaynaklardan almak gerekir.

  Biz kendi indi yorumlarımızla veya kafadan dolma bir takım bilgilerle ya da her mezhebin kaynaklarında az çok bulunan ve o mezhebin kendi fikir erbabı tarafından reddedilen ve kabul görmeyen bazı zayıf nakil ve rivayetlere dayanarak onlara bazı iddiaları atfetme alışkanlığından ve yanlışından artık vazgeçmeliyiz. Örnek vermek gerekirse, Kur’an’ın (hâşâ) tahrifine yönelik yorumlanabilecek bir takım rivayetler, maalesef hem Sünni kaynaklarda hem de Şii kaynaklarda mevcuttur. Fakat buna rağmen asırlardır her iki tarafın da muhakkik ve insaf ehli âlimleri, bu rivayetlerin zayıf ve kabul edilebilir bir yanı olmadığını ve bizzat Kur’an’a ters düştüğünü her fırsatta sözlü veya yazılı olarak delilleriyle birlikte ortaya koymuşlardır. Ama maalesef hala bazı cahil veya kendini bilmez kimseler, her fırsatta temcit pilavı gibi bu rivayetleri ısıtıp ısıtıp servis yapmaktan arlanmıyor ve bu rivayetlere dayanarak, karşı tarafı Kur’an’ın tahrifine inanmakla suçlamaktan çekinmiyorlar. Bu nasıl bir akıl, nasıl bir mantıktır; anlamak mümkün değil.

  Yani bir kimse yüksek sesle ve her fırsatta “Arkadaş ben Müslüman’ım” diye feryat ederse, biz hayır sen yalan konuşuyorsun mu diyeceğiz? Kur’an-ı Kerim Nisa suresinin 94. ayetinde bu mantığı baltalamıyor mu?: “Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size selam verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek “Sen mümin değilsin” demeyin. Çünkü Allah’ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o halde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”


Vahdet; Neden ve Nasıl? 5

Vahdet; Neden ve Nasıl? 4

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)