• Nombre de visites :
  • 1582
  • 25/8/2009
  • Date :

İmam Rıza (as)’ın Fazileti ve Siresi  (7)

imam rıza

Cenazeyi Teşyi Etmesi

Musa b. Seyyar şöyle diyor:

  Ben İmam Rıza (a.s) ile birlikte idim, Tus şehrinin duvarlarına yaklaşmıştık, bir ağlama sesini duyduk, o sesin peşice gittik, derken bir cenazeyle karşılaştık, gözüm cenazeye iliştiğinde İmam (a.s)’ın atından indiğini gördüm. Sonra cenazeye doğru gelip onu kaldırdı, kuzu kendisini annesine yapıştırdığı gibi İmam (a.s) da kendisini ona yapıştırıyordu. Daha sonra bana yönelerek şöyle buyurdular:

“Ey Musa b. Seyyar! Kim bizim dostlarımızdan birini teşyi ederse, annesinden doğduğu gün gibi günahtan dışarı çıkmış olur; öyle ki asla bir günahı kalmaz.”

Musa b. Seyyar şöyle ekliyor:

  Cenazeyi kabrin kenarına bıraktıklarında mevlam İmam Rıza’yı cenazenin tarafına gidip halkı bir kenara ittiğini, cenazeye yaklaşıp elini onun göğsüne bırakarak şöyle dediğini gördüm:

“Ey filan oğlu filan! Seni cennetle müjdeliyorum, bu saatten sonra artık sana bir korku yoktur.”

  Ben İmam’a; “Canım sana feda oldun, sen bu adamı tanıyor musun? Halbuki sen, Allah’a and olsun ki bugüne kadar bu bölgeye asla gelmemişsin!”

İmam (a.s) cevaben buyurdular ki:

  “Ey Musa b. Cafer! Şialarımızın amellerinin her gün sabah ve akşam biz İmamlara sunulduğunu bilmiyor musun? Eğer onların amellerinde bir kusur olursa, Allah Teala’dan onun affedilmesini isteriz; ama eğer onların işlerinde bir yücelik görürsek, Allah Teala’dan onlar için mükafat dileriz.” [1]

Din Alimleriyle Münazarası

imam rıza

  Şia’nın büyük alimlerinden olup 1000 yıl önce yaşayan Şeyh Saduk (r.a), rivayetin metnindeki senetle Hasan b. Muhammed en- Nevfilî’den şöyle naklediyor:

  Memun, Fazl b. Sehl’e; “Caslik”[2], “Re’s’ul- Calut”[3], “Rüus’us- Saibin”[4], “Horbuz’ul- Ekber”[5], “Nestas-i Rumi”[6] gibi çeşitli mezhep ve din alimlerini bir araya toplamasını emretti. Fazl b. Sehl de onları bir araya topladı. Sonra onların toplandığını Memun’a bildirdi. Memun da onları yanına getirmesini emretti. Onlar Memun’un yanına gelince, Memun onlara hoş geldiniz diyerek sözlerine şöyle başladı:

“Ben sizi hayır bir şey için toplamışım, amcam oğluyla münazara yapmanızı istiyorum. Sabah olunca hepiniz yanıma gelin, kimse gelmekten çekinmesin.”

  Onlar da; “Ey müminlerin emiri! Başımız üstüne, yarın erken sizin yanınıza geleceğiz inşaallah.” dediler.

Hasan b. Muhammed en-Nevfilî şöyle ekliyor:

  Biz İmam Rıza (a.s)’ın yanında oturup konuşuyorduk. İmam’ın işleriyle ilgilenen Yasir yanımıza gelerek şöyle dedi: “Ey efendim! Müminlerin Emiri size selam iletip şöyle dedi: ‘Kardeşin sana feda olsun, çeşitli din ve milletlerin büyükleri benim yanımda toplanmıştır, eğer onların sözlerini duymak istiyorsan, yarın erken bizim yanımıza gel; eğer gelmek istemiyorsan zorlanma, istediğin takdirde biz senin yanına geliriz.”

İmam Rıza (a.s) cevaben Yasir’e şöyle dedi:

“Benim selamımı ona ilet ve ona de ki; maksadını anladım, ben yarın erken sizin yanınıza geleceğim inşaallah Teala.”

Nevfilî diyor ki; Yasir gittiğinde İmam Rıza (a.s) bana buyurdular ki:

  “Ey Nevfilî! Sen Iraklısın, Iraklılar zeki olur, Memun’un çeşitli din ve akait alimlerini bir araya toplaması hakkında görüşün nedir?”

  Ben cevaben; “Canım sana feda olsun, sizi imtihan etmek ve ilminizin seviyesini öğrenmek istiyor.” dedim...

  İmam (a.s): “Acaba onların benim delilimi batıl etmelerinden mi korkuyorsun?”

  Nevfilî: “Hayır, Allah’a and olsun ki asla bundan korkum yoktur, senin onlara galip olmanı ümit ediyorum.”

  İmam (a.s): “Ey Nevfili! Memun’un ne zaman pişman olacağını bilmek istiyor musun?”

  Nevfili: “Evet.”

  İmam (a.s): “Ben Tevrat ehli ile Tevratlarıyla, İncil ehli ile İncilleriyle, Zebur ehli ile Zeburlarıyla, Saibiler ile kendi İbrani dilleriyle, Horbuzanla Farsça dili ile, Rumlularla kendi dilleri ile, Makalat Ashabıyla kendi lügatleriyle istidlal edip onları mahkum ederek delillerini çürüttüğümde ve kendi inançlarından vazgeçip benim sözüme uydukları zaman, Memun bu işinden pişman olup oturduğu makamın onun hakkı olmadığı anlayacaktır...”


[1] - a.g.e, c. 49, s. 98.

[2] - Hıristiyan oskofların reisi.

[3] - Yahudi alimlerin reisi.

[4] - Melek veya yıldıza tapanların, ya da Hz. Yahya’nın dinine mensup olanların büyükleri.

[5] - Ateşe tapanların kadısı.

[6] - Rumlu tabip) ve mütekellimler (akait ilminde üstat olanlar.

İmam Rıza (as)’ın Fazileti ve Siresi  (6)

İmam Rıza (as)’ın Fazileti ve Siresi  (5)

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)