• Nombre de visites :
  • 562
  • 13/12/2012
  • Date :

Velayet-i Fakih’in Sınırları(İkinci Bölüm)

velayet-i fakih’in sınırları(ikinci bölüm)

Velayet-i fakihin delilleri, Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve İmamlar (a.s) için toplumun yöneticilik alanında sabit kıldığı her şeyi, fakih için de sabit kılmaktadır. O halde o da böyle davranabilir.[7] Maslahatları teşhis etmek içinse bir yönden şer’i ölçüler göz önünde bulundurulmalı ve öte yönden beşeri ilim ve bilgilerin uzmanlarına müracaat ederek gerçek menfaatin varlığının onayı alınmalıdır. Bu esas üzere fakih velayetini kullanma hususunda maslahatı teşhis etmek zorundadır. Dolayısıyla da farklı uzmanlardan ve bilginlerden faydalanmalıdır.

Eğer fakih şeriat sahibinin gerek zorlayıcı bir hüküm verdiği -farz veya haram gibi- konularda velayetini kullanmak ve şeriat sahibinin gerekli kıldığı şeyi gereksiz veya aksini gerekli ilan etmek isterse, bu iş izdiham kaidelerine riayet şartına bağlıdır. Tezahüm (izdiham haleti) ise iki şer’i emre itaatin mümkün olmadığı ve her birine itaatin diğerine isyanı gerektirdiği hususlarda geçerlidir. Burada fakih daha önemli olan gerekli bir emri seçmeli ve diğer gerekli emri -ondan az da olsa yine bir öneme sahiptir- diğerine feda etmelidir.

Ferdi işlerde izdihamı teşhis etmek ve en önemli olan şeyi önemli olana tercih etmek bireylerin kendi görevidir. Ama toplumsal işlerde bu önemli iş toplumun yöneticisine aittir ve toplumun yöneticisi olan fakih bu konuda ortaya tavır koymalıdır. Toplumun tüm bireylerinin de ona itaat etmesi farzdır. Ferdi işlerde izdiham için genelde verilen örnek şudur:

Eğer bir şahıs birine ait evin önünden geçer ve evin havuzunda bir çocuğun boğulmak üzere olduğunu görürse burada iki görevle karşı karşıyadır. Her ikisine birden itaat edemez:

1-Çocuğun canını kurtarma görevi

2-İzin olmaksızın başkalarının mülküne girmeme görevi

Burada çocuğu kurtarmaktan ibaret olan en önemli görev, daha az önemli olan görevden, yani malikinin izni olmaksızın başkasının mülküne girmemekten daha öncelikli ve tercihlidir.

Toplumsal işler hususundaki izdiham için de böyle bir durumu göz önünde bulundurmak mümkündür. Örneğin farz edin bir ülke kıtlığa düçar olmuş ve hakkında bir çare bulunmadığı taktirde insanların büyük bir kısmı ölümle karşı karşıya kalmıştır. Bu sebeple de neticede İslam düzeni büyük bir buhrana düşecektir. Öte yandan ülke helal olmayan yiyecek kaynağı, örneğin pulsuz balık kaynağı durumundadır. Bu pulsuz balık helal görüldüğü taktirde söz konusu buhrandan kurtulmak mümkündür. Burada İslam hükümeti iki görevden, yani düzeni koruma farzı ve pulsuz balık yemenin haram oluşundan ibaret olan iki görevden en önemli olanına, yani sistemi korumayı önemi az olana, yani pulsuz balık yemenin haramına tercih etmeli ve bu balığı yemeyi helal ilan etmelidir. Bu taktirde söz konusu şartlarda insanların geneli için pulsuz balık yemek caiz olmaktadır. Elbette izdiham açlık buhranını gidermek için başka bir yolun olmadığı taktirde gerçekleşmektedir.

Bu esas üzere izdiham sürecince çıkartılan hükümler izdiham şartları olduğu müddetçe bakidir. Durum değiştiği taktirde hüküm de değerini kaybeder ve ilk şer’i hükümler amel edilmeye dönülür. O halde fakih mecburi olmayan hükümler çerçevesinde maslahata riayet etmeye ve mecburi hükümler çerçevesinde izdiham şartlarına riayet etmeye mecburdur.

Bunun da ötesinde fakih İslam’da insanın toplumsal amellerinin farklı sahalarında ortaya çıkan ve bizim tedvin edilmiş düşünceler teorisinde mektep ve sistem diye adlandırdığımız şeylere bağlı kalmak zorundadır. Fakih İslam’ın iktisadi, pedagojik ve toplumsal... sistemlerini hayata geçirmek için çalışmalıdır. Bu da şeriat sahibi tarafından velayeti uygulama noktasında başka bir mahdudiyet ve sınırlandırma getirecektir.


[7] bak. Bu kitap, Velayet-i Fakih’in delilleri konusu

Velayet-i Fakih’in Sınırları(Birinci Bölüm)

Velayet-i Fakihin Delilleri(Birinci Bölüm)

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)