• Nombre de visites :
  • 982
  • 20/10/2012
  • Date :

Edepsizliğin tedavi yolu -1

edepsizliğin tedavi yolu

Edep ahlaki ve toplumsal bir değerdir. Hem çocuklar ve hem de onların veli ve öğretmenleri için değer teşkil eder. Edep her kimde ve her nerede olursa, üzerinde bir sevgi ve çekim dairesi oluşturur ve edepli insanı onurlu ve sevimli kılar. Her şeyin süsü bir şeyledir ve soyun şerefi ve ailenin itibarı da edepledir. İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor:

Edepsizlik ile hiçbir üstünlük sağlanmaz.[1]

“Soysuz, köksüz ve nesepsiz olan bir şahıs, eğer edepli olursa şeref kazanır. Edep hatta uygun olmayan soy ve kökeni bile örter.”‌[2] Edepten söz edildiği vakit küçük, büyük, tanıdık ve yabancıdan oluşan etrafımızdaki bireylere yönelik bir tür özel ve ölçülmüş davranış akla gelir. Güzel terbiyeden kaynaklanan bu davranış, söz söyleme, yürümek, irtibat, bakma, isteme, sorma ve cevap tarzıyla ilintilidir. Her kim kendi had ve sınırını tanır ve ondan öteye geçmezse edep sahibi sayılır. Edepsizlik bir tür yasak bölgeye girmek ve davranışlarda sınır ve haddi aşmaktır. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En üstün edep, insanın kendi had, sınır ve ölçüsü çizgisinde durması ve kendi sınırını aşmamasıdır.”‌[3] Edep, öğrenilebilen bir hünerdir. Edebin üstün terbiye olduğu söylenebilir. Öğretmen ister baba ve anne olsun, ister üstat veya insan olsun önemli olan şey insanın terbiye ile ilgili önemli hususları kavraması ve onlarla amel etmesidir. Edebin yüksek zirvelerini fetheden insanlar bu yolu kat etmişlerdir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Babam beni üç noktayla edeplendirdi ve şöyle buyurdu: Her kim kötü arkadaş ile yoldaş olursa dürüst kalmaz. Her kim sözlerine dikkat etmez ve özen göstermezse pişman olur. Her kim kötü yerlere girip çıkarsa itham edilir.”‌[4] Masumların sözlerinde bazı yerlerde kendini edeplendirmek ve kendi öğretmeni olmak vurgulanmıştır. Bu nimete ancak bilgelik, zekâ, kıvrak zekâlılık ve basirete sahip kimseler ulaşabilir. Nitekim Müminlerin Önderi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendini edeplendirmede bir başkasında gördüğün çirkin şeyi kendinden uzaklaştırman sana yeterlidir.”‌[5] Bu hadiste belirtilen şey, başkalarıyla ilişki kurma edebinde tümel bir esastır. Gerçekte İmam Ali’nin (a.s) kastettiği şey şudur: Kendin hakkında beğenmedin şeyi başkaları hakkında da reva görme ve kendin hakkında sevdiğin şeyi başkaları için de iste. Başkalarının işinde çirkin saydığın şeyi kendin için de çirkin say. Eğer başkalarının çirkin işlerini eleştiriyorsan, bu iş ve sıfatlar sende olmamalıdır. Edebe ulaşmanın ve edepsizlikten sakınmanın yollarından biri, edep ve edepsizlik sayılan hususları ve numunelerini bilmektir. Her ne kadar her bir edep ve edepsizliğin bir takım göstergeleri olsa da edebi tam ve kâmil olarak tanımak edepsizliğin göstergelerine dikkat etmeksizin mümkün değildir. Bu gösterge, nişane ve alametler hem sözlerde ve hem de davranış ve tutumlarda bellidir. Sözleri çirkin ve dili kötü olan kimse Hz. Ali’nin tabiri ile edepten nasiplenmemiştir.[6] Aynı şekilde akıllıca yaşamak ve sözlerde metin olmak ve de davranışlarda vakarlı olmak edebin göstergesidir. Bunun karşısında ise akılsızlık, çirkin söz, kötü konuşma, sert ahlak, hakaret, sövmek, hafiflik, dik başlılık ve inatçılık ise edepsizlik sayılır. Eğer dostlukları ve ilişkileri kontrol etmek edep ise, edepsizlik kötü insanlar ile ilişki kurmak, arkadaşları seçmede dikkatsizlik göstermek ve birliktelik ve dostluklarda özensizlik sergilemektir. Bireyler ile ilişkilerde onlardan azamet ve saygılıca bahsetmekten kaçınan, sürekli başkalarını alaya alan ve onların gıybetini yapmakla meşgul olan, başkalarının alaya almasını ve hakaretini daha çirkin bir şekilde cevaplandıran, meclis, oturum ve saflarda başkalarının hakkına riayet etmeyen, düzene, kurallara, susmaya ve sıraya dikkat etmeyen, başkalarının sözlerini dinlemeye tahammül etmeyen, diyalog ve tartışmalarda bağıran ve sesini yükselten ve insaf ve hakkın tarafını tutmayan kimseler gerçekte bütünüyle edepsizliğin göstergelerini taşırlar. Öte taraftan yemede, içmede, elbise giyiminde, kürdan kullanmada, esnemede, öksürmede ve hapşırmada edebe riayet etmek edebin göstergesidir.


[1] Amedi, Abdu’l Vahid, Gureru’l Hikem, «لا شَرَفَ مَعَ سُوءِ الأدبِ».

[2] Gureru’l Hikem, «حُسْنُ الأدبِ يَسْتُرُ قبيحَ النَّسَبَ».

[3] Gureru’l Hikem, «اَفْضَلُ الأدبِ اَنْ يَقِفَ الإنسانُ علي حَدِّهِ و لا يَتَعدّي قَدْرَهُ».

[4] Allame Meclisi, Biharu’l Envar, c. 75, s. 261. «ادّبني ابي بثلاثٍ ... قال لي: يا بُنيَّ! مَنْ يَصْحَبْ صاحبَ السوءِ لا يسلِمْ و مَن لا يقيّدْ الفاظَهُ يَنْدَم و مَن يَدْخُلْ مداخِلَ السّوءِ يُتَّهمْ».

[5] Muhammedi Reyşehri, Muhammed, Mizanu’l Hikme, c. 1, s. 72, "کفاک اَدبا لِنَفْسِکَ اِجتنابُ ما تَکْرَهُهُ مِنْ غيرِکَ».

[6] Gureru’l Hikem, «لااَدَبَ لِسَّئيِ النُّطْقِ».     

EDEP NEDİR?

Edep-1

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)