• Nombre de visites :
  • 2231
  • 14/4/2012
  • Date :

Peygamberliğin Devamlılığı-1

peygamberliğin devamlılığı

Devamlılık, Peygamberliğin tartışılmasındaki ana noktalardan birisi konumundaki değişimin gerekliliğine bağlı olarakta Peygamber ( s.a.v )'dan sonra O'nun vasiyetinin gereği imamet makamına geçebilecek kişininde yine Kur'an ayetlerine dayanarak Peygamber tarafından o makama gelen kişiye itaatın zorunlu olmasından kaynaklanmaktadır. Nehc'ül Belağa'nın birinci konuşmasında, Mü'minlerin Emiri İmam Ali ( a.s.) 'ın Peygamberliği , İslâm Peygamberine doğru ilerleyen bir tarih süreci içinde, tutarlı ve devamlı bir çizgi olarak, genel hatlarıyla belirlemeyi amaçlar. Gerçekte tarih boyunca, içinde Peygamberlerin veya Peygamberlere ait izlerin bulunduğu hiç bir çağ yoktur. Yani her bir toplumda ya bir Peygamber, ya da bir Peygamber'e ait izler vardır.

Bundan dolayı, Dünyanın hiçbir zaman Allah'ın delillerinden yoksun olmadığı gerçeğine inanma, belli bir millet veya toplumda Peygamberlerin devamlı var oldukları, bir ölünce, diğerinin hemen görevi devaldığı anlamına gelmez. Bu  daha çok ortaya çıktığı Peygamberin ölümüyle, bir diğerinin ortaya çıktığı zaman arasındaki süreç boyunca, insanların Peygamberlerin halefi olarak bir kitap veya bir önderi izledikleri gerçeğini belirtir.

Örnek olarak, İslâm Peygamberi'nin ortaya çıkmasından önce Arap yarımadası'nda çok uzun bir sure geçmişti. Bu süre Hz. İsâ ( a.s. )'ın göğe çekilişinden Hz. Muhammed ( s.a.v ) 'in ortaya çıkışına dek sürdü. Mü'minlerin Emiri İmam Ali ( a.s. ), Nehc'ül Belâğâ'nın 88. konuşmasından bu noktaya şöyle işaret eder ;

" Allah ( c.c. ) Peygamberleri diğer Peygamberlerin misyonları bittikten ve insanlar sapıklığa düştükten sonra gönderir."

Şimdi biz de bu tartışmayı Nehc'ül Belâğâ'dan alıntılar yaparak yaşantımızın konusu yapalım.

1-- ) Konuşmada, O, Şöyle der ; Allah ( c.c. ) hiçbir zaman yaratışının ( O'nun tarafından atanmış bir Peygamber veya O'nun tarafından indirilmiş bir kitap veya bağlayıcı bir delil veya sağlam bir savunma olmaksızın devam etmesine izin vermez ).

Nebi ve Rasul arasındaki fark şudur ; Nebi yalnızca Allah'ın mesajı alır, fakat Rasul buna ek olarak, bu mesajı yayar, onu halka bildirir. Bu elbette tümüyle kabul edilebilir değildir. Çünkü alınan mesajın amacı, onu insanlara iletmekten başka bir şey değildir. Her ne kadar Nebi'ler mesajı alsalar da zamanın uygun olmamasından dolayı onu başka insanlara yaymazlar, aynen İslâm Peygamber'inin mesajı kadir gecesi'nde alması gibi ( " Gerçek şu ki, biz onu kadir gecesinde indirdik ." ) Fakat mesajını insanlara iletmek, onun yirmi üç yılını aldı.

Taha Suresi'nin 114 ayetinde Peygamber'e şöyle hitap edilir ;

" Hak olan, biricik hükümdar olan Allah yücedir. O'nun vahy'i sana gelip-tamamlanmadan evvel Kur'an'ı ( okumada ) acele etme ve de ki, " Rabbim, ilmi mi artır."

Buna bağlı olarakta da nebi Mü'minlerin Emiri'nin belirttiği gibi mesajı halka aktarmakla sorumlu bir peygamber olarak gönderilir.


Peygamberlerin Görev ve Sorumlulukları-1

Peygamberler Nasıl Seçilirler?-1

Peygamberler ve Sosyal Sınıf-1

Peygamberlerin Masumiyetini İspatlayan Nakli Deliller -1

Nübüvvet Felsefesi -1

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)