Farsça Şiir Üslubu -1
Farsça şiir, V/XI. yüzyılın ikinci yarısında, VI/XII. yüzyılda ve VII/XIII. yüzyıl başlangıcına kadar her yönüyle kemal derecesinde olup çeşitlilik ve değişiklik halindeydi. Bu dönem Fars şiirinde dikkate alınabilecek ilk şey, Farsça şiir üslubunun bu dönemde özel bir tekamül seyri içinde bulunmuş olmasıdır.
Bu dönemin başlarında, yani V/XI. yüzyılın ikinci yarısında ve VI/XII. yüzyıl başlarında Fars şiiri, henüz Gazneli döneminin ilk devre üslubunun etkisi altındaydı. Hatta kimi zaman bazı şairler, Sâmânî üslubunu diriltmeğe çalışmaktaydılar. Bu dönemde Sâmânî üslubunu takip edenlerden birisi Nâsır b. Husrev-i Kubâdiyânî olup kaside ve şiirleri, tam anlamıyla IV/X. yüzyıl sonları şairlerinin sözlerini çağrıştırmaktadır. Bir diğeri de Sâmânî dönemi üstatlarının divanlarını taklit etme, onların üslubunu taklit ve takip etme noktasında büyük bir maharet göstermiş olan Katrân-ı Tebrîzî’dir. Lâmi‘î gibi kimi şairler de ilk dönem Gazneli şairlerinin üslubunu taklit etmeyi dikkate almaktaydılar. Bununla birlikte ister bu şairler, ister başka şairler olsun, tümü kendi şiirlerinde dönemlerindeki şiirde üslup değişikliğinin açık bir işareti olan yeni edebî ve fikrî etkenlerin tesiri altında kendilerine özgü yeniliklere sahiptirler. Örneğin Katrân, Sâmânî dönemi dilini taklit etmiş olmasına rağmen şiire sanatları sokmakla özel bir ekolü temsil etmektedir. Sâmânî döneminin eski sözlerini dile getirmekle özdeşleşen Nâsır-i Husrev, kendi sözlerine felsefeyi karıştırmakla ve bazı yeni fikir ve konuları öne çıkarmakla şiirde kendine özgü bir üslubun ve yeni bir tarzın kurucusu olmuştur. Ya da V/XI. yüzyıl sonlarında bu dönemin başlarındaki şairlerin üslubunu takip eden Mes‘ûd-i Sa’d-i Selmân, hayal gücünde dikkati göz önünde bulundurmakla ve seçkin, aynı zamanda sade ve akıcı kelimelere sahip olmakla Ferruhî ve ‘Unsurî’nin üslubunun orta sınırı olan mükemmel bir üslup meydana getirmiştir. VI/XII. yüzyıl başlarında da henüz V/XI. yüzyıl başları şairlerin divanlarını taklit etme revaçtaydı. Fakat bu iş, yeni tarzların ve yolların getirilmesini de engellemiyordu. Örneğin Ferruhî ve ‘Unsurî’nin Divan’larını taklit eden Senâî ve Mu‘izzî’nin her birinin öncekilerin üslubundan farklı olan kendilerine özgü bir üslubu vardır. Özellikle de taklitten kaçınmış olan Senâî, öncekilerin üslubundan çok farklı olan yeni bir yol geliştirdi.
Bundan dolayı bu dönemin şairlerinin kendi üslup ve tarzlarının değiştirilmesi fikrinde olmadıklarını düşünmek mümkün değildir. Aynı şekilde tabii olarak şiir ve nesir üslubunun değişmesine yol açan bu dönemde Fars dilinin değişikliğini görmezden gelmek de mümkün değildir.
Bu girişler göz önünde bulundurulduğunda Üzerinde durduğumuz dönem, şairlerin üslubunun değiştiği dönemdir. Şairlik üslubundaki yeni buluşlar konusu, o derece şairlerin ilgi konusu olmuştu ki bunların bir bölümü, bu işe açıkça işaret etmekte, şairlikte yeni bir tarzı bulduğundan dolayı kendi çağdaşlarına ve öncekilere üstünlük taslamaktaydılar. Örneğin Hâkânî şöyle demiştir:
Benim kendime özgü yeni bir tarzım var. Buna eskilerden ‘Unsurî sahip idi.
FARS EDEBİYATININ GELİŞİMİ
FARS ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ-1
FARS ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ -2
Farsça ve Fars edebiyatı
Farsça Şiir Söyleyen İlk Şair