• Nombre de visites :
  • 13280
  • 17/1/2009
  • Date :

Akrabalık İlişkisi

ağaç

       Rad suresinin 27. ayeti ve Muhammed suresinin 22. ve 23. ayetlerinde akrabalık ilişkisini kesen kişilerin Allahın gazabına uğradıkları, açık bir dille ifade edilmiştir. 

 

         Akrabalık bağı ilk bakışta sadece kan bağıyla sınırlı bir bağ olarak görünse de çok daha geniş bir kavramdır ve evlilik sebebiyle gerçekleşen akrabalık bağlarını kapsadığı gibi bazen kabile ve ırk anlamında bile kullanılabiliyor.

       Kuran’ı kerim, akrabalık bağını kişinin psikolojik ve fizyolojik sağlığını güvence altına alan bir koruma şemsiyesi olarak tanıtıyor ve Hz Şuayb hakkında şöyle buyuruyor:

Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Dediklerinin çoğunu anlamıyoruz. Hem biz seni aramızda zayıf görüyoruz. Eğer kabilen olmasaydı seni taşa tutardık. Zaten sen bizce itibarlı biri değilsin."[1]

       Ayetten anlaşıldığı gibi yüce Allah, Hz Şuayb’in onca ilahi çağrısından sonra, onca açıkça adalet ve iyiliğe davet etmesinden sonra kötü insanların vereceği zararlardan korunmasının sebebi olarak, sadece akrabalık bağından bahsediyor. Hz Şuayıb’i koruyan akrabaları ve kavmini ise düşmanlara karşı, caydırıcı bir güç olarak tanımlıyor.

        Kuran’ı kerimin akrabalar hakkında değindiği diğer önemli konu ise akrabalık haklarıdır, Anne ve babanın hakları başta olmak üzere diğer akrabaların hakları İslam dininin en bariz emirlerinden birisidir.

 

        Akrabalık Türleri:

       Akrabalık ilişkisi iki şekilde meydana gelebilir, birinci şekil ve en çok bilinen şekil, kan bağıyla doğan akrabalıklardır. Hadis kaynaklarında bu ilişki “rahim” olarak adlandırılıyor; bu da, aynı anneden doğmak sebebiyle doğan ilişki anlamındadır, yani kan bağının sadece baba yoluyla gelen akrabalıklarla sınırlı olmadığı bu şekilde açıklanmıştır. Rahim olarak adlandırılan bu ilişkinin ise sadece kardeşlerle sınırlı olmadığı açıktır.

       Yüce Allah, Furkan suresinin 54. ayetinde bu ilişki hakkında şöyle buyuruyor:

O, sudan bir insan yaratıp ondan soy sop ve hısımlık meydana getirendir. Rabbin her şeye hakkıyla gücü yetendir.[2]

       Akrabalık ilişkisinin ikinci şekli ise evlilik sebebiyle oluşan akrabalıklardır; yabancı veya kan bağı bulunan iki kişi, evlendiklerinde, sadece bu kişilerin yakınlaşması söz konusu değildir; bu kişilerle birlikte iki aile yaklaşıyor ve yeni bir akrabalık bağı doğuyor.

 

       Akrabalık hakları:

      Yüce Allah, Enfal suresinin 75. ayeti ve Ahzab suresinin 6. ayetinde akrabaların aynı seviyede olmadığını ve bir kısmının diğerlerinden önde tutulması gerektiğini açıkça ifade etmiştir.

      Burada her şeyden önce çok ince bir konuya değinmek istiyorum o da akrabalık bağının her ne kadar güçlü olursa olsun, peygamber ve sevgisinden öne geçememesi gerçeğidir. Yüce Allah, akrabalık bağı ve sevgisinin Allah ve peygamber sevgisinden öne geçmemesi gerektiği hakkında şöyle buyuruyor:

Peygamber, mü'minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü'minlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bağı olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) müminlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız başka. Bu (hüküm) Kitap'ta yazılıdır.[3]

Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.[4]

De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticâret ve beğendiğiniz meskenler size Allah'tan, peygamberinden ve onun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık topluluğu doğru yola erdirmez."[5]

       Akrabalık hakları ve korunması gereken ilişkiler, yüce Allahın, özellikle üstünde durduğu konulardan birisidir; yüce Allah şöyle buyuruyor:

      Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.[6]

       Diğer bir yerde ise şöyle buyuruyor:

      Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.[7]

     Öyle ise akrabaya, yoksula, ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.[8]

       Rum suresinin 38. ayetinde ise, akrabalık konusuna özen göstermek, kişinin imanının bir göstergesi olarak tanıtılmıştır; yüce Allah, bu ayette şöyle buyuruyor:

        Öyle ise akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.[9]

        Akrabalık haklarının başında gelen hak, iyilik ve sevgidir, yüce Allah, kuranın birçok yerinde bu konuyu açıklayarak akrabalar arasında mutlaka bulunması gereken sevgi ve saygı bağının önemini insanlara anlatıyor. Bakara suresinin 83 ve 177. ayeti, Nisa suresinin 36. ayeti ve Nahl suresinin 90. ayeti bu ayetlerin bir bölümüdür.

       Akrabalık haklarının bir diğeri ise miras hakkıdır. Nisa suresinin 7,8 ve 33. ayeti, Enfal suresinin 75. ayeti ve Ahzab suresinin 6. ayeti bu konuya açıklık getirmiştir.

       Akrabaları aç bırakmamak, ihsan ve yardımlarda onlara öncelik vermek, diğer yetimlerden önce akraba yetimlere öncelik tanımak (Beled 16) akrabalar’a maddi destekte bulunmak (İsra 26, Rum 38) akraba ziyaretlerini ihmal etmemek (Rad 19 ve 21, Bakara 27, Nisa 1) akrabalara karşı kin beslememek, akrabaları affetmek ve kolaylık tanımak (Nur 22) akrabalara karşı yumuşak olmak ve incitici davranışlardan kaçınmak (Nisa 8, İsra 26 ve 28) akrabalardan izin almadan onların evinde rahatça yiyip içebilmek (Nur 61) Kuran’ın değindiği diğer akrabalık haklarıdır.

      Yüce Allah, akrabaları affetmemek ve akraba ziyaretlerini ihmal etmeği kötü birer eylem olarak tanıtıyor ve şiddetle kınıyor. Birçok yerde ise İsrail oğullarından bu konuyla ilgili özel bir ahit ve söz aldığını ve bu konuyu ihmal ettikleri için onları kınadığını açıkça ifade etmiştir(Bakara 83, Nisa 36)

   Tevbe suresinin 113. ayeti, Nisa suresinin 36. ayeti, Şuara suresinin 214. ayeti ve Nisa suresinin 214. ayeti akraba haklarıyla ilgili diğer benzer konulara açıklık getirmişlerdir.

      Nisa suresinin birinci ayetinde ise akraba haklarını gözetmek, takvanın bir gereksimi olarak tanımlanmıştır; bu ayetten yola çıkarak, takvalı bir kul olmanın gereksinimlerinden birisi olarak akraba ilişkisini gözetmek ve akraba haklarına önem vermek olduğunu söyleyebiliriz.

 

        Akrabalık ilişkisini kesmek

       Kuranı kerim, akraba ilişkisini kesen kişileri kesin bir dille kınıyor ve bu eylemi, çok büyük bir hüsrandan ziyade insanın kötü bir sonuca düşmesi için yeterli sebep olarak tanıtıyor.(Bakara 27)

      Rad suresinin 27. ayeti, Muhammed suresinin 22. ve 23. ayetlerinde ise akrabalık ilişkisini kesen kişilerin Allahın gazabına uğradıkları, açık bir dille ifade edilmiştir.

        Kuran açısından akrabalık ilişkisini kesen kişiler ya asi kişilikli insanlardırlar veya günahtan çekinmeyen bir yapıya sahiptirler yada nifak hastalığına yakalanmışlardır (Tevbe7-10, Şuara 214-216, Muhammed 22) böyle bir hataya düşen insanlar kendilerine dönüp içlerindeki hastalıkları bulmalı ve tedavi yoluna başvurmalıdırlar, aksi takdirde, hüsran ve pişmanlıktan başka bir sonuçla karşılaşmayacakları kuran açısından apaçıktır.

      Kaynak: Zehranet

 

--------------------------------------------------------------------------------

[1] - Hud 91.

[2] - Furkan 54.

[3] - Ahzab 6.

[4] - Tevbe 23.

[5] - Tevbe 24.

[6] - Nahl 90.

[7] - İsra 26.

[8] - Rum 38.

[9] - Rum 38.

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)