• Nombre de visites :
  • 2283
  • 24/10/2007
  • Date :

İmam’ın (r.a) Pehlevi Devletine Karşı Mücadeleye Başlaması 2

humeyni

  Bu hadiseye şiddetle karşı çıkması neticesi devlet, o konuşmadan dokuz gün sonra İmam’ı Türkiye’ye sürdü. Bir yandan İran’daki itirazlar, diğer bir yandan Türkiye devletinin İmam’ın orada kalmasına meyilli olmayışı, İran rejimini İmam’ı Necef havzasında eritmeyi hesaplıyarak Irak’a sürme mecburiyetinde bıraktı. Necef havzasının durumunu kendisine uygun görmeyen İmam, Şah rejimini yanıltmak için kendisini zahiren siyasi meselelerden uzakmış gibi gösterdi. Ve dersleriyle meşgul oldu.

  Böylece hem rejimin yaymakta olduğu menfi sözleri boşa çıkarmak, hem de dostlarını siyasi ithamlardan korumak istedi. Bu tavrı o kadar etkili oldu ki; Irak Büyük Elçiliği 23 Ocak 1965 tarihinde gönderdiği gizli bir raporda şöyle yazmıştı: “Humeyni bir müddetten bu yana kendisini tamamen siyaset sahnesinden çekmiş bulunuyor. Ciddi ve sakin bir şekilde dersleri ve cemaat namazlarıyla meşguldür.”

  İmam, 16 nisan 1967 yılında rejimim bu gafletinden yararlanarak, Kum ilim havzası ve İran halkına rejimin haince siyaseti karşısında direnmelerine dair bir mesaj gönderdi. Aynı zamanda o günkü İran Başbakanı Huveyda’ya hitaben bildiri niteliğinde açık bir mektupta İran halkı için önemli noktaları ortaya koyacak nasihatta bulundu. Savak’ın bu mesajdan haberi ancak mesajın yayılmasından beş ay sonra oldu.

  İmam Necef’de sürgün günlerinde sadece Pehlevi rejiminin yıkılmasının peşindeydi; onun için küçük meselelerin pek önemi yoktu ve mecliste sunulan önerilere fazla karşı koymayı maslahat görmüyordu.

  Necef dönemi; İmam’ın yabancı ülkelerde okuyan İran’lı üniversite öğrencileri arasında irtibatının gelişmesini ve İslam İnkılabı projesinin gündemde olmasını sağladı. Çünkü onların Necef ile irtibat kurmaları o kadar zor değildi. Bu musait durum neticesi bu grup, İmam ile sıkça mektuplaştı.

  Lübnan, Filistin gibi diğer İslami hareketlerle irtibat, onlara fikri ve maddi yardımlarda bulunma bu dönemin mahsullerindendir. 1967-1973 yılındaki Arap-İsrail savaşı hakkında İmam’ın fikrini ortaya koyması ayrıca zekat ve sadakaların bu yolda harcanmasını istemesi. bütün bunlar o dönemin çok önemli tavırlarıydı. Bu da İmam’ın dinîdini duygularının köklü ve derin oluşunun bir göstergesidir.

  İmam; her ne kadar iki bin beş yüz yıllık kutlamaları, Restahiz Partisi’nin kurulmasına, Hicri takvimin Şahlık takvimine dönüştürülmesine karşı çıkarak direniş gerçekleştirdiyse de İran İslam İnkılabı’nın başlangıç noktası İmam’ın oğlunun esrarengiz ölümünden itibaren (1977 yılında) başladı. İmam, Mustafa Humeyni’nin (r.a) şehadetini Allah-u Teala’nın gizli lütuflarından saymaktaydı. Halk da onu anma toplantıları düzenleyerek İmam’ın bu tebliğini yaymaya çalıştılar. Halkın İmam’ı bu kadar sevmesine tahammül edemeyen rejim İttilaat gazetesinde “Ahmet Reşidi” ismiyle yayınlanan makalede İmam’a açıkça saygısızlıkta bulundu; bunu gören halk öfkelenerek gösteri yürüyüşünde bulundu. Rejim ise onların bu hareketine kurşunla cevap verdi.

  1977 yılının Ocak ayının 8’inde Mustafa Humeyni’nin şehadetinin 40. gününde Kum halkından bir grup insan şehid edildi. İmam’ın oğlunun 40’ından 40 gün sonra Kum halkının verdiği şehitlerin 40’ı için Tebriz’de bir merasim düzenlendi ve Tebriz halkının da orada kanı dökülerek birçok şehid verildi; böylece 40’lar merasimi (diğer şehirlere sıçrayarak) tüm İran’ı sardı. Bu arada protesto eylemleri de başlayarak yayıldı.


İmam’ın (r.a) Pehlevi Devletine Karşı Mücadeleye Başlaması 1

İmam bu konuda şöyle buyuruyor

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)