• Nombre de visites :
  • 1016
  • 25/12/2012
  • Date :

İslami Yöneticilik Şartları(1.Bölüm)

islami yöneticilik şartları

Yöneticide bulunması gereken şartlar, İslam devleti ve İslamî yönetim tarzının tabiatından kaynaklanmaktadır. Akıl ve tedbir gibi genel şartlardan başka aşağıda geçen iki esas şart da aranır:

1-      Kanunu bilmek.

2-      Adalet.

Hz. Resul-ü Ekrem'den -saa- sonra kimin halife olacağı konusunda birtakım ihtilaflar çıktıysa da; halifenin fazı] -erdem ve bilgi sahibi-olması gerektiği hususunda Müslümanlar arasında hiçbir anlaşmazlık görülmedi. İhtilaf, sadece mevzuda, kimin halife olacağındaydı.

1- İslam devleti kanun devleti olduğundan, bu devletin başına geçecek kimsenin kanunu bilmesi şarttır. Rivayette de böyle geçer bu. Sadece yöneticinin değil; makamı ve mesleği ne olursa olsun bütün Müslümanların kanunu bilmesi istenmiştir, ancak, yönetimin başında bulunanın ilmî kariyerinin daha üstün olması gerekir. İmamlarımız da imamlıklarını buna istinaden ispat yoluna gitmişler ve imamın diğerlerinden ilmen daha üstün olması gerektiğini belirtmişlerdir([1]). Şia âlimlerinin diğerlerine yönelttikleri eleştiriler de bu esasa dayalıdır, 'falan hükmü sordular, halife bilmedi; o halde hilafet ve imamete lâyık değildir." demişlerdir, 'falan işi İslam hükümlerine aykırı yaptı, o halde imamete lâyık olamaz"([2]) şeklinde karşı çıkmışlardır. Müslümanlar açısından 'kanuna vâkıf olma" ve "adalet" en esas şartlardır, başka şeyler bu hususta(' şart ve zaruri değildir. Mesela meleklerin ne tür yaratıklar olduğu veya Allah Tebarek ve Teâlâ’nın vasıflarının neler olduğu gibi ilimlerin hiçbiri imamet meselesinde şart değildir. Nitekim birinin bütün tabii bilimleri bilmesi tabiat kanunlarının tamamını keşfetmesi veya müzik uzmanı olması ona halifelik liyakati kazandıramayacağı gibi, bu vasıfları taşıyor olması da devlet idaresi hususunda onu, İslam kanunlarını bilen ve âdil olanlardan daha üstün kılmaz. Hilafetle ilgili olup hz. Resul-ü Ekrem -saa- ve imamlarıma } zamanında hakkında etraflıca konuşulmuş bulunan ve bütün Müslümanlarca da çok iyi bilmen nokta; İslam devletini idare edecek olan yönetici ve halifenin evvela İslam hükümlerini bilmesi, yani 'kanuna vâkıf olması", ikinci olarak da "adalet" sahibi olması ve itikâdî ve ahlâkî kemal taşımasıdır. Akıl ve mantık da bunu gerektirir zaten; zira İslam devleti kanun devletidir; ne keyfi bir yönetimdir, ne de şu veya bu şahsın halkı yönetmesi! Yönetici kanunu bilmiyorsa, İslam nazarında yöneticiliğe lâyık değildir. Çünkü eğer (kanunları gereğince bilmez ve mecburen -çev-) taklit edecek olursa iktidarın gücü kırılmış olur, -bilmediği halde- taklit etmeyecek olsa o zaman da İslam kanunlarını uygulayamayacak ve yöneticilikte bulunamayacaktır. 'Fakihler sultanların yöneticisidirler"([3]) buyrulmuyor mu?! Krallar ve sultanlar eğer gerçekten İslam’a uymak isteseler, fakihlere itaat etmeleri gerekir, İslam kanun ve hükümlerini fakihlerden sormaları ve uygulamaları icap eder. Bu durumda asıl yönetici de zaten fakihler olmuş olur. O halde egemenlik ve yöneticilik hakkı resmen fakihlere ait olmalıdır; kanunu ve fıkhı bilmediği için fakihe itaat etmesi gerekenlere değil! Diğer yetkililerin, sınırları koruyanların ve idarî memurların bütün İslam kanunlarını bilmeleri ve fakih olmaları da gerekmez tabi; kendi meslek ve vazifeleriyle ilgili kanunları bilmeleri yeter. Hz. Peygamber-i Ekrem -saa- ve Emir'el müminin -s- döneminde de böyleydi zaten. Memleketin başına geçecek olanın bu iki imtiyaza sahip olması gerekir; ama şehirlere, kasabalara ve köylere gönderilen muavinler, yetkililer ve görevlilerin kendi iş ve vazifeleriyle ilgili kanunları bilip diğer meselelerde en baştaki yetkiliye danışmaları gerekir.


[1]- Hz. Ali -s- şöyle buyurur: 'Ey insanlar! Halifeliğe en lâyık olan, Allah'ın emirlerini en iyi bilen ve en mükemmel şekilde de uygulayan kimsedir." Nehc'ul Belaga,   172. hutbe ve: El-İhticac c:l  s:229 ve: Bihar'ul Envar s:25 s: 116 ve Kitab'ul İmame, bâb-ı câme fi sıfat'ul İmam"

[2]- Keşf ul Murad fi Şerh-i Tecrid'el İtikad: Allame Hilli, 5. maksat, 6. mesele

[3]- İmam Sadık -s- şöyle buyurmaktadır: 'Padişahlar halka, alimler de padişahlara hükmeder." Bihar'ul Envar, c:l s: 183, kitab'ul İlim, 1. bab, 92. hadis

İslami Devlet ve Yönetim Biçim(Birinci Bölüm)

Bazı İslam Hükümleri Üzerine İnceleme(Birinci Bölüm)

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)