• Nombre de visites :
  • 827
  • 22/9/2012
  • Date :

Genel Edep

genel edep

EDEP [6]

Öyle ki, kendilerine Allah'ın her ayeti okunduğunda, kulluk sıfatı iç dünyalarının her yanına yayıldığı gibi, bu etkisi dış görüntülerinde de belirir. Onlar, hem Allah ile baş başa kaldıklarında, hem de insanlar arasındayken kulluklarının sembolü olan ilâhî edebi takınıyorlar. Hem Rableri ile ve hem de insanlarla bir arada iken ilâhî edep uyarınca yaşıyorlar. Bu edep ile genel edebin kastedilmiş olduğunun delillerinden biri, okuduğumuz ayetlerin ikincisinde yer alan, "Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki, namazı zayi ettiler ve şehvetlerine uydular." ifadesidir. Çünkü Allah'a yönelmek demek olan namaz, bu sapıtmış nesillerin Rableri ile durumlarını ve ihtirasların tutsağı olmak, şehvetlerine uymak da onların kendileri dışındaki insanlarla ilgili durumlarını ifade ediyor.

Bu iki kesim birbirinin karşısına konulduğuna göre, ayetten şöyle bir sonuç elde edilmektedir: Peygamberlerin genel edebi, kulluk bilinci ve sıfatı ile Rablerine yönelmeleri ve yine kulluk bilinci ile insanlar arasında yaşamalarıdır. Başka bir ifadeyle onların hayat yapısı şu esasa dayanıyor: Kendilerine egemen olan ve her şeylerini tasarlayan bir Rableri vardır. O'ndan geldiler ve O'na döneceklerdir. Onların bütün tutumlarının ve davranışlarının temeli işte budur.

İkinci ayette yer alan tövbe edenlerin istisna edilişine ilişkin hüküm, ilâhî eğitimin (edebin) bir başka maddesidir. Bu madde ilk önce peygamberlerin ilki olan Hz. Âdem'e uygulandı. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

"Âdem, Rabbinin emrine karşı geldi ve yoldan çıktı. Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve doğru yola iletti." (Tâhâ, 121-122)

 Bu konuyla [Hz. Âdem'in Rabbinin emrine karşı gelmesiyle] ilgili bazı açıklamaları inşallah ileride ele alacağız. [Peygamberlerin genel edep ve eğitimiyle ilgili olarak başka bir ayette] yüce Allah şöyle buyuruyor: "Allah'ın, kendisine farz ettiği bir şeyi yerine getirmekte, Peygambere herhangi bir güçlük yoktur. Sizden öncekiler içinde de Allah'ın yasası böyle idi. Allah 'ın emri, hiç şüphesiz yerine gelmiştir. (O peygamberler) Allah'ın emirlerini tebliğ ederler (mesajlarını duyururlar), Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak Allah yeterlidir." (Ahzâb, 38-39)

Bu, yüce Allah'ın peygamberlerini (hepsine selâm olsun) eğittiği, edeplendirdiği genel bir edep, aynı zamanda peygamberler için geçerli ilâhî bir yasadır. Bu edebin ve yasanın özü şudur: Peygamberler paylarına ayrılan hayatta sıkıntıya düşmemeliler ve hiçbir konuda zorlanmamalılar. Çünkü onlar fıtrat üzeredirler, fıtrata uygun hareket ederler ve fıtrat da sahibini sadece kendisi ile bağdaşan hedefleri elde etmeye yöneltir, Allah'ın çıkılmasını kolay kılmadığı düzeylere çıkmak için kendini zorlamaz.

Nitekim yüce Allah bir ayette, Peygamberinin (s.a.a) şöyle dediğini naklediyor: "Ben zorlama yapanlardan değilim." (Sâd, 86) Yine aynı anlamda şöyle buyruluyor:

"Allah hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez." (Bakara, 286) "Allah hiç kimseye verdiğinden başkasını yüklemez." (Talâk, 7)

Zorlama, fıtratın dışına çıkmak olduğuna göre, nefsin arzularına uyma kapsamına girer ki, peygamberler böyle bir tehlikeden korunmuş kimselerdir.

Allah, yine genel edeple edeplendirme babında şöyle buyuruyor: "Ey peygamberler, temiz yiyeceklerden yiyin ve iyi işler yapın. Hiç şüphesiz ben yaptıklarınızı bilirim. Ve işte sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir, ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse benden korkun." (Mü'mi-nûn, 51-52) Bu ayetlerde yüce Allah peygamberlerini eğiterek onların temiz şeyler yemelerini, hayattaki maddelerin temiz olanları üzerinde tasarrufta bulunmalarını, bu temiz maddeleri aşıp sağlıklı fıtratın nefret duyacağı pis maddelere el sürmemelerini telkin ediyor. Bunun yanı sıra işlerin iyi ve yararlı olanlarını yapmalarını emrediyor.


İlahî Eğitim

Tevhid Şuuru

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)