• Nombre de visites :
  • 1351
  • 5/9/2012
  • Date :

Allah Teâlâ’nın Hakiki ve Selbi Sıfatları -1

allah teâlâ’nın hakiki ve selbi sıfatları

Bil ki ilahi isimler hakkındaki bilgi babamız Hz. Âdem’in kendisi vesilesiyle meleklere üstün geldiği yüce, dakik ve çok zor bir ilimdir.

Nitekim Allah Teâlâ buyuruyor ki: “Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin”‌ dedi. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin”‌ dediler. Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.”‌ Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?”‌ dedi.”‌  

Ariflerin nezdinde isimlerden kasıt yüklemin (mahmul) zata yüklentisidir ve isim ile sıfat arasındaki fark beyazın isim ve beyazlığın sıfat olması gibi bir açıdan mürekkep ile yalın arasındaki fark gibidir. Dolayısıyla müsemma tek iken isimler çoktur ve bütün bunlar aklın mahsul ve çıkarımlarıdır. Bundan kasıt da lafızlar değildir. Zira lafızlar ittihadi yüklenti (haml) açısından mahmul olamazlar. Mahmuller aslında mevsuf oldukları zat için nişane ve tanıtıcılar olup sıfattan isme diye tabir olunurlar. Böylece ismin müsemma ile aynı olup olmadığı ihtilafı da ortadan kalkar. Allah Teala buyuruyor ki:

“En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın.”‌[1]

Eğer bu konuyu anladıysan bil ki Allah Teala’nın isimleri aslında ahadi zatın kendisini kapsadığı akli mahmullerdir. Tesir ve illet buna taalluk bulmadığı gibi illetsiz mevcuttur ve zat için sabittir. Allah Teâlâ’nın zatının kendisiyle tanındığı ve isim ve sıfatları için mazharlar konumunda olan en layık eserler; onun kemal, vech ve nur ışınları mesabesinde olan celal ile cemalinin marifeti hükmündeki ervah-ı aliyatı ve kelimat-ı tamatıdır. Buna Esma’ül-Hüsna da denilmektedir.

Araştırma

Bil ki Allah Teâlâ’nın Cevad, Kudret ve İlim gibi bazı sıfatları hakiki kemali sıfatlardır. Bu sıfatlar zata zait olmayıp zat ile aynıdır. Yani Hakk Teâlâ’nın zatı, hakikati açısından bu gibi sıfatların intizası için mebde ve zata yüklentisi (haml) için misdaktır.

Allah Teala’nın kutsiyet, ferdiyet, ezeliyet… gibi bazı sıfatları da mutlak selbi sıfatlardır. Allah’ın bu gibi sıfatlara ittisafı eksik sıfatlardan ittisafının selbi anlamındadır.

Allah Teala’nın mebdeiyet, mübdeiyet, halıkiyet… gibi bazı sıfatları da mutlak izafi sıfatlar olup Hakk Teala’nın zatına zait ve zata nispet verilen her şeyden sonraki merhalededirler. Bu sıfatların zata izafe olmaları Hakk Teala’nın vahdaniyetinde sorun teşkil etmez. Zira Vacib Teala’nın ulviyeti ve yüceliği bu izafi sıfatların kendisine bağlı değildir. Bilakis bu sıfatlar onun zatına bağlı olup onun zatından neşet bulmuşlardır.

Allah Teala’nın hakiki sıfatlarının kesret ve çokluk kabul etmediği kimse için gizli değildir. Bu sıfatlar arasında isim farklılıkları dışında hiçbir fark yoktur. Nitekim Şeyh’ul-Reis, el-Ta’likat adlı eserinde şöyle demektedir: “Allah, sıfatlarının kesretiyle kesir olmayan ilktir. Zira eğer araştırırsan sıfatlarından her biri ona nispeten diğer sıfatın kendisidir. Dolayısıyla Hakk Teala’nın kudreti, hayatı (hayy olması) ve hayatı (hayy olması) kudretidir ve bunların her ikisi aslında birdir. O kadir olması cihetinden haydır ve hayy olması cihetinden de kadirdir. Nitekim Ebu Talib el-Mekki de “Hakka Teala’nın meşiyeti onun kudretidir”‌ demektedir.

Allah Teala’nın izafi sıfatlarının anlamlarında tekessür ve iktizalarında farklılık olmadığı gibi selbi sıfatların da anlamlarında tekessür ve iktizalarında farklılık yoktur. Allah Teala’nın eşyaya olan izafe ve nispeti her ne kadar isim açısından çok ve birbirlerinden farklı olsa da bütün bu sıfatlar tek bir anlama ve tek bir sıfata irca ederler. Bu sıfat da Hakk Teala’nın eşya için icabi kayyumiyetidir. Burada Şeyh’ul-Reis’in el-Ta’likat adlı eserinde söylediği sözlerinin anlamı da aşikar olur ki bu eserinde şunları söylemektedir: “Her şey ilk başlarda vaciptir (kasıt boylamsal mücerretler ve akıllardır) ve orada imkanın yeri yoktur. Dolayısıyla eğer bir şey bir zaman yoksa bu kabul ediciden kaynaklanır yoksa failden kaynaklanmaz. Maddeden istidat ortaya çıktığı zaman orada suret ve form hadis olur. Zira orada ne bir engel ne de bir bencillik vardır. Buna binaen orada her şey vaciptir ve bir zaman hadis olup bir zaman hadis olmaması söz konusu değildir. Bu varlıkların oradaki vücutsal durumları nezdimizdeki hudus ve vücutsal durumları gibi değildir.”‌


[1] Araf, 180

Yüce Allah’ın Sıfatlarına Genel Bir Bakış

ALLAH'IN SIFATLARINA İNANCIMIZ

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)