• Nombre de visites :
  • 2829
  • 8/6/2012
  • Date :

İslam Dini Açısından“Aile”‌‌ ve Önemi -2

islam dini açısından“aile”‌‌ ve önemi

Böylece bebek, onu seven, sevgileriyle koruyup büyütecek olan “ana”‌ ve “baba”‌dan oluşan “yuva’da/aile’de”‌ dünyaya gelmektedir.

            Nitekim “aile”‌ ortamında dünyaya gelmiş olmayan çocukların yaşama şansları yok gibidir.

            İnsanların “kadın”‌ ve “erkek”‌ olarak “çift”‌ yaratılması ve birbirlerine “eş”‌ kılınması, böylece insanoğlunun “Dünya Hayatı”‌ yolculuğuna “aile”‌ oluşturarak başlaması; onlardan doğacak çocuklar için hayata tutunmalarına yarayacak “ortam”‌ı hazırlamıştır.

            İnsan, bu ortama, sadece biyolojik hayatını sürdürebilmesi için değil; insan olmanın özelliklerini ve sorumluluklarını kazanmak için de muhtaçtır.

            Başka canlılar için hayata tutunmak için gerekli süreler türüne göre birkaç saniye, nihayet birkaç yıl iken bu süre insanoğlu için yılları alan uzun bir süredir.

            Hele insan olmanın özelliklerini ve sorumluluklarını kazanmak öyle birkaç saniye, birkaç dakika, birkaç saat, birkaç gün, birkaç hafta, birkaç ay, birkaç yıl gibi kısa sürelere değil; on yılları alan uzunca bir süreye ihtiyaç vardır. Onun için de insanoğlu, on yılları bulan süreyle “aile”‌ye muhtaç ve bağımlı bir tabiata sahiptir.

            Sırf bu tahlil göz önüne alındığında bile görülür ki “aile”‌ insanoğlu için “olmazsa olmaz”‌ mertebede gerekli ve önemlidir. 

2.   İnsana kendi “cins”‌inden “eş”‌ verilmesi, Kur’an’da, kişisel anlamda “eşi ile sükun bulma”‌; sosyal anlamda “çoğalma/türeme”‌ gerekçeleriyle açıklanmıştır

  İnsan, hayatta huzur ve sükun bulması için kendi cinsinden bir “eş”‌e muhtaçtır. Bu

ihtiyaç, kadın için de erkek için de aynı derecede gerekli ve önemli bir ihtiyaçtır.

Nitekim insana kendi “cins”‌inden “eş”‌ verilmesi, Kur’an’da, kişisel anlamda “eşi ile huzur ve sükun bulma”‌; sosyal anlamda “çoğalma/türeme”‌ gerekçeleriyle açıklanmıştır. (Nisa, 4/1; A‘raf, 7/189)

            İnsan sadece kişisel anlamda bir huzur ve sükuna değil; sosyal anlamda güvene, bunun için de toplumsal dayanışmaya da ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç, bütün gelişmiş canlı türleri için söz konusu olan bir ihtiyaçtır.

            İnsanoğlu sosyal anlamda, sadece “güven”‌ sebebiyle bir dayanışmaya değil; “iş bölümü”‌ sebebiyle de toplum hayatına/medeniyete ihtiyaç duyar.

            Dolayısıyla insan, eşiyle, kişisel anlamda huzur ve sükuna ererken, başkalarıyla “iş bölümü”‌ ile de sosyal anlamda “güven”‌ ve “konfor”‌ elde eder.

            Öyleyse insan, eşi dahil, başkalarına karşı sevgi ve saygı gösterirken sonuçta kendi huzur ve sükununu ve kendi güven ve kendi konforunu elde etmeye hizmet ediyor demektir.

            Dolayısıyla, eşi dahil başkalarına karşı sevgide ve saygıda kusur eden insan, kendi huzur ve sükununa, kendi güven ve konforuna kendi eliyle zarar veriyor demektir.

            Selamlaşmayla ilgili bir Peygamber öğretisi bu noktayı güzel açıklar:

“Cennete giremezsiniz; iman etmedikçe. İman etmiş olamazsınız; birbirinizi sevmedikçe.

- Size bir şey öğreteyim mi ki onu yaparsanız birbirinizi seversiniz?

- Aranızda selamlaşmayı yaygınlaştırınız!”‌ Müslim, Sahih, İman, 93)

Bu noktada bir Kur’an öğretisini hatırlayabiliriz:

“O kimselerin vay haline! Ki onlar, kıldıkları namazları ciddiye almazlar; her şeyi gösteriş ve övülmek için yaparlar; başkalarına yapılacak en küçük yardımı bile engellerler.”‌ (Ma‘un, 107/4-7)


İslam Dini Açısından“Aile”‌‌‌ ve Önemi -1

Ailede Yardımlaşma-1

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)