• Nombre de visites :
  • 1440
  • 6/8/2011
  • Date :

Kuran-ı Kerim ve İnsanın Hayat Programı-2

kuran-ı kerim ve insanın hayat programı

Nihayet toplum, eğer dini bir camia ise, hükümet de dini esaslar üzerinde olur. Toplum dine bağlı değil, lakin medeni ise, yapılan faaliyetler kanuna göre olur. Eğer toplum vahşi, dinsiz ve barbarca yönetiliyorsa, ferdi ve müstebit hükümet tarafından hazırlanan ve halka tahmil edilen gelenek ve kaideler veya çeşitli görüş ve inanışların çelişmesi sonucu meydana gelen kaidelere bağlı kalır.

Buna göre insan ferdi ve içtimai faaliyetlerinde, bir hedefe sahip olmaktan kaçınmaz. Bu hedefine varmak için de ona uygun olan bir yolu seçip, çalışma programı olan kaideleri uygulamak zorundadır.

Kur'an-ı Kerim ise aynı görüşü teyit ederek, şöyle buyurmaktadır:

"Herkesin yöneldiği bir yön var; ona döner. Siz de hep hayırlara yönelin, hayır yolunda yarışın..."[3]

Aslında Kur'an dilinde din, gidişat ve hayatın şekline denmektedir. Mü'min, Kâfir ve hatta yaratıcıyı inkâr edenler, dinsiz değillerdir. Zira insan hayatı, ister nübüvvet ve vahy yoluyla getirilen kanunlarla olsun, ister beşerin hazırladığı ve çizdiği kaide ve kanunlarla olsun, asla programsız gerçekleşmez. Allah Tebârek ve Teâlâ, hangi sınıftan olursa olsun, Allah'ın dinine düşman olan zalimler hakkında şöyle buyuruyor:

"Onlar ki, (halkı) Allah yolundan men edip, o yolu eğri bir hale sokarlar (ve onda giderler)..."[4]

3- Hayatın en sağlam ve dayanıklı programı, bir fert veya bir toplumun, duygu ve hislerinden kaynaklanan değil, insan yaratılışına uygun olan programdır. Eğer evrenin her parçasına dikkat edecek ve titizlikle inceleyecek olursak, o parçanın, yaratılışının ilk gününden beri bir hedef peşinde olduğunu görürüz.

Her varlık, o hedefe ulaştıracak en münasip ve en yakın yoldan hedefine doğru hareket etmekte ve yapısının içi ve dışı, hedefine uygun ve çeşitli faaliyetlerinin kaynağı olan teçhizatlarla donanmış bulunmaktadır. Canlı ve cansız her yaratığın yaratılışı böyledir.

Misal olarak, bir buğday sapı, toprak altında yemyeşil ucuyla tohumdan dışarı çıktığı ilk günden itibaren, sağlam ve iyi bir buğday dalına dönüşmeye yöneliktir. Donanmış olduğu güçleri ile çeşitli maddeleri yerden ve havadan özel bir oranla alıp, kendi vücuduna ekleyerek gittikçe büyür ve gelişir. Bir halden diğer bir hale geçerek, değişik şekillere bürünerek sonunda çeşitli taneleri içeren kâmil bir buğday sapı halini alır. Ve böylece bu hareketine son verir. Yine eğer ceviz ağacını inceleyecek olursak, onun da ilk günden itibaren, güçlü bir ceviz ağacı olmaktan ibaret olan kendine has bir hedef peşinde olduğunu görürüz. Bu hedefine ulaşmak için mevcut teçhizatıyla, münasip bir yolu kat ederek, kendisine özgü hayatını korur. Hiç bir zaman hedefini takip ederken, mesela buğday yoluna sapmaz. Nitekim buğday da kendi yolunu izlerken ceviz ağacının yöntemini seçmez.

Bu görülen evreni oluşturan bütün yaratık türleri, mezkûr genel kaideye tabidir. İnsan türünün ise bu kaideden (yani her türün ulaştığında saadetini sağlayan bir hedefi mevcuttur. Bu hedefe varmak için kendi vücut teçhizatlarına uygun olan belli bir yolu vardır) müstesna olmasına dair, hiç bir delil de yoktur. Aksine insan vücudunda bulunan teçhizatlar, insanın da diğer yaratıklar gibi saadetini garanti edecek olan bir hedefi, bu hedef ve saadetine varması için vücut yapısına uygun belli bir yolu olduğuna en iyi bir delildir.


[3] - Bakara/148.

[4] - A’raf/45.

Kuran-ı Kerim ve İnsanın Hayat Programı-1

KURAN TÜM MÜSLÜMANLARIN VAHDET NOKTASI

Kur′an hayatımızın neresinde?

KURANIN BEŞERİYYETE KURTULUŞ MESAJI

KUR′AN VE İNSANLARIN MADDÎ VE MANEVÎ İHTİYAÇLARI

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)