• Nombre de visites :
  • 1409
  • 2/8/2010
  • Date :

Modern Şehirde İnsan  4

modern şehirler

İradeyi zorlamak, farketmek, keşfetmek

  Evet, bugünün şehrinde sabahtan akşama insan-yapısı nesnelerle karşılaşıyor ve onları tüketiyoruz. İnsanda, "ben planladım, ben yaptım" anlayışı sivriliyor. Tabiatın sadece cüzlerinde değil, bütününde de keşfedilecek Yaratılış mucizelerinden uzak kalıyoruz. İnsan kendisini bile, "yaratılmış" bir varlık gibi görmemeye başlıyor. İnsan üzerine düşünme zemini ve zamanı bulmak, nefsimizin farkına varmak uzak bir ihtimal oluyor. Bu yüzden, tabiata ve Yaratılış hakikatine açık bir hayata izin vermez hâle getirdiğimiz şehirde boğulmamak için tefekkür nefeslerine ihtiyacımız var. Mevcut durumu bir realite olarak kabul edip, maddî-mânevî teneffüs için yapılabilecekleri yapmaya çalışmalıyız.

  Modern şehrin üzerimizde belli bir menfî tesir icra etmiş olduğunu, ancak ondan uzaklaştığımızda ve tabiatın sükûnetine girdiğimizde farketme şansımız artıyor. Bizim kendimize mâledemeyeceğimiz kadar O'nun eseri olduğu apaçık görülen (henüz pek fazla kirletmediğimiz) bir tabiat parçasında (şehirden uzak bir yayla, bir orman, bir dere kenarında), varoluşumuz, hayatımız, O'nun isim, sıfat ve fiillerinin tecellileri hakkında düşünmek ve bir durum muhasebesi yapmak için daha müsait bir zemin buluyoruz. Burası insana tâ en başta verilmiş fıtrî mekân çünkü. Bu yüzden, tabiatla aslında sürekli beraber olmak üzere yaratıldığımızı, fakat araya fıtrî olmayan bazı engellerin girdiğini hissediyoruz. Aslında tabiata çok yabancı kalmış olanlar bile ona çabuk alışıyor. Ona yerleştirilmiş olan sessizliğin dili bize, birçok şeyin yanısıra, "Çok gürültü yapıyor ve kirletiyorsunuz, aşırı tüketiyor ve israf ediyorsunuz; bu fıtrî degil, bu bir zulüm!" de diyor.

  Dünyaya, sanki hakkımız varmış gibi, gaspedercesine hoyratça davranmak ve kaynakları yağmalamak ciddi bir cürüm. Halbuki yeryüzünde, kendimizi misafirlikte gibi görmeliyiz. Ağırlandığımız bu mekân bize ait değil. Çok samimi bir arkadaşımıza misafir olduğumuzda bile, evin işleyişine ve eşyaların yerine karışmaya, bunları bozmaya hakkımızın olmadığını biliriz. Ev sahibine tâbiyizdir. Davet üzere gittiğimiz saygın bir zâtın hânesinde ise, oturup kalkmamıza, hâl ve hareketlerimize daha bir dikkat ederiz.

  Hz. Adem'in (as) bu imtihan dünyasına ilk insan olarak indiği zamandaki yeryüzü değil artık burası. Kalabalıklaşan ve yeryüzüne yayılan Ademoğullarının bu mekânı bir dereceye kadar değiştirmesi normal kabul edilebilir. Peki bu sınır nereden geçmelidir? Bu konuda bize nereye kadar izin verildiğini tam bilemeyeceğimizi, bu yüzden hata yapabileceğimizi kabul etsek bile (ki, Kur'ân ve Efendimiz -saa- dokunma hakkımızın sınırlarını çiziyor), yeryüzünün bugünkü durumu en azından böyle yapmamamız gerektiğini göstermeye yetiyor.

modern şehir

  Modern vasıtaların, aletlerin ve dünyevî zenginliklerin verdiği güç vehmiyle şımarmış, kabalaşmış insanlar da yaşıyor sehirlerde. Halbuki, insan herşeye, yaratılmış bir sanat eseri ve emanet, ruhuna da bu emaneti yüksek mesuliyet şuuruyla anlayıp koruması gereken bir "halife" namzedi gibi baktığı takdirde bencillik ve kabalıklarından uzaklaşabilir. Yani nazarlarımızın tashihi gerekiyor. Şehirde karşılaştığımız tek tek her bir insan, uçsuz-bucaksız çöllerde aç-susuz yalnız, çaresiz ve ümitsiz bir vaziyette kalmış iken birden karşımıza su ve gıda yüklü devesiyle çıkan bir insan kadar kıymetli gözükürse gözümüze, işte bu çok önemli bir bakış değişikliği mânâsına gelir. Bizim kendimize biçtiğimiz değerin değil, Yaradan'ın insana verdiği kıymetin ne olduğunu anlamaya ihtiyacımız var! Modern şehirde olduğu gibi, sayısı çoğalınca değeri azalan bir varlık olamaz, olmamalı İNSAN!

Dipnotlar

  1. Bu konuda, Efendimiz'in (sas) Medine'ye teşriflerinden hemen sonra şehrin yeni durumunun gerektirdiği bir (yazılı) hukuk tesbit etmesi her bakımdan önemli ve her zaman geçerli bir örnektir.

  2. Geçim veya para endişesi, asıl işi ticaret olmayan bazı insanların da nazar ve niyetine menfî tesir edebilmektedir. Bazıları, sadece Allah için biraraya gelinip sohbet edilen ortamlara çeşitli ticaret malları getirip oradakilere satmaya çalışmaktadır. Bu yaptığının ihlâsa aykırı ve kardeşlik bağlarını zedeleyici olduğu münasip bir şekilde hatırlatılmadığı takdirde, bu kişi zaman içinde, sohbetlere satış yapmak niyetiyle gider olmakta, ve arkadaşları da onun gözünde birer potansiyel müşteri hâline gelmektedir.

Kaynaklar

  - United Nations, World Urbanization Prospects: The 2007 Revision Highlights (United Nations, New York, 2008).

Prof. Dr. Ömer Said GÖNÜLLÜ


Modern Şehirde İnsan 3

Modern Şehirde İnsan 2

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)