• Nombre de visites :
  • 4394
  • 27/6/2010
  • Date :

İslam’da Yardım ve Yardımseverlik 1

yardm

Bismillahirrahmanirrahim

“… İyilik ve takvada birbirinizle yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’tan sakının, Allah’ın cezası şiddetlidir.” (Maide, 2)

  Kimi kıt görüşlü kimseler, semavi dinlerin, ibadetler, farzlar ve haramlar dışında başka hiçbir şeye önem vermediğini zannederler. Halbuki İslam, köprü yapmak, yolları onarmak, su depoları yapmak, cami bina etmek gibi halkın genelinin faydalandığı ve toplumun refaha kavuşmasına sebep olan kamu hizmetiyle ilgili işlere çok önem vermektedir.

Peygamber-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyururlar:

“Her kim, Müslümanların meseleleriyle ilgilenmez hale gelirse, onlardan değildir.”

  Hz. Resul’(s.a.a) dan “Allah katında insanların en sevimlisi kimdir?” diye sorulduğu zaman şöyle buyurdular: “İnsanlara en faydalı olanıdır.”

Yine şöyle buyururlar:

“İnsanların en iyisi, diğer insanların kendisinden faydalandığı kimsedir.”

İslam, bu gibi iyi işleri “sadaka-i câriye ve bâkiye” olarak adlandırmaktadır.

İmam Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyurmaktadırlar:

  “İnsan öldükten sonra artık amel defteri kapanır ve onun için bir sevap yazılmaz. Sadece hayatında, ölümünden sonra da devam edecek faydalı bir şey (hastahane, yol, köprü vs. gibi bir sadaka-i cariye) yaptıran veya toplumda ölümünden sonra da amel edilen iyi bir âdet bırakan ya da kendisi için (Allah’tan) bağışlanma dileyecek sâlih bir evlat yetiştiren kimseler bundan müstesnadırlar.

Kur’an-ı Kerim’de de şöyle buyurulmaktadır:

“Mal ve çocuklar, dünya hayatının süsüdür. Kalıcı olan iyi işler, Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha iyidir.”

İNSANLARA HİZMET

yardm

  Nice meseleler var ki, bir kişi yalnız başına onların karşısında duramaz. Ama eğer bir veya birkaç kişi daha ona eklenirse, meselelerin hepsi rahatlıkla çözümlenip, ortadan kalkar.

Gerçekte “yardımlaşma” ilkesi olmazsa, insan hayatının bir anlamı olmaz ve olumsuz bir hayata dönüşür.

  Bu yüzden Müslümanların, kendi din kardeşlerinin ihtiyaçlarını gidermeye çalışmaları ve sorunlar karşısında birbirlerini yalnız bırakmamaları emredilmiştir.

Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor ki:

“Kim, Müslümanların meseleleriyle ilgilenmez hale gelirse, onlardan değildir. Yine kim, Müslümanları yardıma çağıran birini duyar da onun yardımına koşmazsa, Müslüman değildir.”

İmam Sadık (a.s) şöyle buyururlar:

  “Kim, gücü yettiği halde, herhangi bir konuda kendisinden yardım talebinde bulunan mümin kardeşine yardım etmezse, Allah Teala, onu bizim düşmanlarımızdan bir grubun ihtiyaçlarını gidermeye mübtela eder. Kıyamet günü de Allah, onu bu suçla (düşmanlara yardım etme suçuyla) azaplandırır.”

  “Kimin bir evi olur, mümin kardeşi de onda ikamet etmeye muhtaç olduğu halde (onun ikamet etmesine) müsaade etmezse, Allah Teala, “Ey meleklerim, benim (şu) kulum, (öteki) kuluma evinde oturması için müsaade etmedi; izzet ve celalime andolsun ki o, hiçbir zaman benim cennetlerimde ikamet etmeyecektir.” diye buyurur.”

“Kim ki, mümin kardeşi çaresizlikten kendisinden bir şey ister, o da kendi eliyle veya diğer bir kimsenin eliyle onun ihtiyacını giderebilecek durumda olurda gidermezse kıyamet günü Allah onu, elleri boynuna bağlı olduğu halde haşreder ve bütün insanların hesabı bitinceye kadar da böyle kalır.”

  Öte yandan Allah Teala’nın bu iş için sevap olarak belirlediği şeyler diğer işlerde misli pek az görülen çok büyük ve değerli şeylerdir.

Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor ki:

“Allah’ın bazı kulları var ki, cennette onları hakim kılacaktır… Bunlar, mümin kardeşlerinin ihtiyaçlarını gidermeye çalışan kimselerdir.”

  Kim, mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, ömür boyu Allah’a ibadet etmiş olan kimse gibi sayılır.”

 “Kim, Müslümanların bir grubundan sel veya yangın gibi bir belayı defederse (sel veya yangına uğrayanların yardımına koşarsa), cennet onun için farz olur (kesin cennete girer).”


Mazlumları Desteklemek

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)