• Nombre de visites :
  • 1966
  • 12/5/2010
  • Date :

SALAT / NAMAZ  3

namaz

  Fakat şekil şartının ötesinde bir de 'içerik' şartı vardır ki, bu daha da önemlidir. Çünkü 'salat' ibadetinden asıl beklenen, kulun Allah'ın istediği doğrultuda yaşamasıdır. Eğer kişi şekil şartlarını yerine getirdiği halde, kendisinden beklenen diğer sorumlulukları yerine getirmiyorsa, orada bir 'riya' (veya 'münafıklık') yahut da 'ihmal' durumu vardır. Yani kişi ya inanmadığı halde namaz kılıyordur (veya kılıyor gibi yapıyordur) yahut da namaz kılmakla kendisinden beklenen şeylerden gafildir. Nitekim Maun Suresi ilk duruma işaret etmektedir. Burada "vay o namaz kılanların (musallin) haline" denilerek, namazın şekil şartlarını getiren bazıları kınanmaktadır. Çünkü bu kişiler, namazlarından (salatihim) gafildir; ikiyüzlülük yapıp, yetim malı yemektedirler. O halde, namaz kılanın (yani Allah'a yönelmiş birinin) yerilen bu eylemleri yapmaması gerekmektedir. Aynı vurgu, Hud:87 ayetinde de vardır. Burada kavmi, Şuayb (a.s.)'a hitaben şöyle demektedir: "Senin namazın mı (salatuke), babalarımızın taptığı şeylerden, yahut mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi emrediyor?..." Görüldüğü gibi, bu ayet, salat (yönelme) eyleminden beklenen sonucu gayet net ifade etmektedir. Çünkü eğer Şuayb (a.s) bütün varlığıyla Allah'a 'yönelmişse', o zaman elbette ki kavminin taptığı putları reddedecek ve o 'put düzeni'nin doğal sonucu olarak hasıl olan 'ekonomik adaletsizliğe' de karşı çıkacaktır. İşte bu ayette geçen 'salat' ifadesini böyle algılamak gerekir. Yoksa kavmi, Hz. Şuayb'ı şeklen namaz kılarken gördüğü için bu sözü söylemiş değildir. Burada, Hz. Şuayb'ın 'kıldığı namaz'ın işlevi ile ilgili bir husus vardır ve ayet de buna işaret etmektedir. Müddessir Suresi 43. ayette de yakıcı ateşe girecek olan suçluların: "biz namaz kılanlardan (musallin) değildik" itirafından bulundukları bildirilmekte ve dünya hayatında 'yoksula yedirmedikleri', 'boş şeylere daldıkları' ve 'ceza gününü yalanladıkları' beyan edilmektedir. Şu halde, 'musalli' olmak demek, aynı zamanda diğer ibadi veya ahlaki sorumlulukları da yerine getirmek demektir. Ankebut:45'te bu durum açıkça ifade edilmiştir. Buna göre namaz, kişiyi "hayasızlıklardan (fahşa) ve kötülüklerden (münker) alıkoyar." Eğer yapılan eylem ('yöneliş'), bu işlevini icra etmiyorsa, bir değeri yoktur. Özetle namaz, bir 'yaşam biçimi'nin kopmaz bir parçasıdır. O yaşam biçiminin bilinen adı İslam'dır ve namaz da bu yaşam biçiminin en önemli rükunlarından/ilkelerinden biridir. Nitekim En'am suresinin 162. ayeti bu gerçeği en açık şekilde ifade etmektedir:

namaz
"De ki: benim namazım (salat), ibadetlerim (nüsuk), hayatım (mahya) ve ölümüm (memat) Alemlerin Rabbi olan Allah içindir."

  Ayrıca, mü'min kulun Rabbine içten yönelişin ifadesi olan 'salat', sonuçlarını ancak onu 'gereğince' yerine getiren kişide gösterir. Bu nedenle namazın 'kılınması', 'dosdoğru' kılınması anlamındadır. Nitekim namaz kılmanın övüldüğü veya onu teşvik eden her yerde 'akim'us-salat' terkibi kullanılır ki, bu ayetlerde sadece 'şekil' şartlarının değil, bütün bağlantılı ameli sonuçlarının da kast edildiği açıktır (Bakara:3,43,83,110,177,277; Nisa:77,102,142,162; Maide:6,16,55; En'am: 72; A'raf:170; Tevbe:5,11,18,71; Yunus:87; Hud:114; Ra'd:22; İbrahim:31,37,40; İsra:78; Taha:14; Enbiya:73; Hacc:35,31,78; Nur:37, 56; Ankebut:45; Rum:31; Lokman:4,17; Ahzab:33; Fatır:18,29; Şura:38; Mücadele:13; Müzzemmil:20; Beyyine:5). Burada namaz ibadeti ile diğer ibadetler arasındaki ilişkinin de vurgulanması gerekmektedir. Her ne kadar, Kur'an:"namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan verirler" (Hacc:35); "namazı kılın ve O'ndan korkup-sakının" (En'am:72; "sabır ve namazla yardım isteyin" (Bakara:45,153) gibi ayetlerde, namazla birlikte, başka bir sorumluluğu da zikretmişse de, tıpkı "iman edip salih amel işleyenler" ifadesinde olduğu gibi "namaz kılan ve zekat verenler" terkibini daha sıklıkla kullanır ki, bu önemlidir (Bakara: 110, 177; Maide:12,55; Tevbe:5,11,18,71; Meryem:31,55; Hacc:41,78; Nur:56; Lokman:4; Ahzab:33; Mücadele:13; Müzzemmil:20). Buradan, ibadetlerin İslami yaşam biçiminde birbiriyle bağlantılı oldukları sonucu çıkarılabileceği gibi, namaz ve zekat ibadetlerinin 'önemi'ne dair de bir neticeye ulaşılabilir. Nitekim her iki ibadet de, İslam'ın temel şiarlarının başında sıralanmışlardır. Ancak namazın farklı bir boyutu daha vardır ki o da şudur: diğer ibadetler, yılın veya ömrün belirli zamanlarında eda edilirlerken, namaz her gün yapılan bir ibadettir. Dua, niyaz, övgü ve istiğfar boyutları itibarıyla da, bilincin sürekli canlı tutulmasını sağlayıcı bir özelliği vardır.


SALAT / NAMAZ 2

Abdest Ayeti

 

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)