• Nombre de visites :
  • 1276
  • 17/11/2009
  • Date :

Olanlar ve Olması Lâzım Gelenler  1

terslik

  Son bir iki asırdan beri devam ede gelen terslikler yüzünden, milletin mecalsiz bakışlarında hayret dolu bir sabır, dehşetle tüllenen bir şefkat, endişe tüten bir temkin, dudaklarında dua ve yüreğinde heyecan eksik olmadı.. ve mevcut şartlar itibarıyla da eksik olacağa benzemiyor. O, şu anda da en amansız hafakanların pençesinde köpürüp dururken, kendi kendine: "Oturup ölümümü mü beklesem, kalkıp bir çare mi arasam, Hakk'a yönelip yakarışa mı geçsem, yoksa teselli buudlu şu mevcut çarelerle yoluma devam mı etsem?" diye mırıldanıyor.. ve mânâlı-mânâsız insiyakların gelgitleri arasında çalkalanıp duruyor. Onun bu çaresizlik ve inkisarına karşılık; günübirlikçiler, gününü gün etme sevdasında; yığınlar, olabildiğince sorumsuz, sorumsuz oldukları kadar da insan ve imkân israfı içinde; din ve millet düşmanlarında her müspet hamleyi baltalama gayreti; her zaman aldanabilen kitlelerde ise, bir orada, bir burada yüzüp-gezmeler.. işte insanımızın yakın geçmişi itibarıyla mâkûs kaderi!

  Bu karanlık dönemde mantık, bütün gücüyle bir aldatma ve demagoji vasıtası; bilim, "dediğim dedik" saplantılarıyla tezyîfkâr bir müstebid; kuvvet, her şeyi hâkimiyeti altına alma ve her şeye hükmetme azgınlığı içinde.. ve bütün bunlara mukabil halkın vicdanı ise, akla hayale gelmedik baskılar altında inim inimdi.

Bu dönemde, din hissi, birilerince, başı sıkışan kimselerin kullanabileceği büyülü bir kredi kartı kabul ediliyor; buna karşılık hakikî dindarlık ise, dünyada yeri olmayan bir muamma gibi gösterilmek isteniyordu. Daha garibi de, bütün bunlar, çağdaşlık hezeyanları içinde ve millete, millî değerlere rağmen yapılıyordu.

  Doğrusu, çeşit çeşit yokluklar kıskacında ve gerçek insan nedretiyle kıvrandığımız bu karanlık dönem, gelecekte hep tedâî ettirdiği ürpertilerle hatırlanacak ve tarihimizin kara günleri olarak anılacaktır.. olması gerekli olan şeylere hasret içinde, olmaması lâzım gelen çarpık düşünce, çarpık anlayış ve çarpık davranışların ağında inleyip durduğumuz tarihin bu kapkara günleri... Biz, yakın geçmişimiz itibarıyla ve şimdilerde, olmaması icap eden hemen her şeyi, hem de kerhen ve yutkuna yutkuna yaşadık. Ama acaba, yıllar ve yıllar boyu hayallerimizde yaşatıp durduğumuz o olması lâzım gelen şey ne idi?

Her şeyden evvel o, upuzun bir geçmişin değerlerle dopdolu katmanlarında birike birike, sıkışa sıkışa dünyalar kıymetine ulaşmış çok önemli bir hazinenin hazinedarlığı şuuru; bugünü dünle, yarını da bugünle iç içe mütalâa edebilecek, mütalâa edip değerlendirecek terkip kabiliyeti; geleceği mâzinin o muhteşem kanaviçesi üzerine sanatkârâne işleyecek zevk ve düşünce enginliği; sonra da bu şuur, bu kabiliyet, bu derinliği eksiksiz temsil edebilecek kalb ve kafa izdivacına muvaffak olmuş ruh nesilleriydi.

  Tavırlarında bir zamanlar dünyayı idare etmiş olmanın vakar ve ciddiyeti; üsluplarında şanlı geçmişimizin derinlik ve ledünniyeti bulunan ve varlığı didik didik edip değerlendirmede, değerlendirip sağlam bir ukbâ muvâzenesi kurmada ilklerin maharetini ortaya koyan ruh nesilleriydi.. dünyanın yanında ukbâya, fiziğin yanında metafiziğe açık anlayışlarıyla, içinde bulunduğumuz zamanı tarihe bağlayacak ve fâni ömürlerimizi ebediyetle irtibatlandıracak olan bu kudsîler sayesinde, alâkadar olduğumuz bütün dünyevî kıymetler birer mânevî kıymete, bütün maddî güzellikler ve görkemler de birer uhrevî derinlik ve ihtişama ulaşacaktır.


  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)