• Nombre de visites :
  • 2195
  • 13/6/2010
  • Date :

İlahi Adalet 4

allah

  Kur'an geçmiş kavimlerin başlarına gelenlerle ilgili hadiseleri bizlere anlatmaktadır. Bu anlatılanlardan ders alınmasının gereğine de ayrıca vurgu yapılmaktadır. Fatır suresinin 44'üncü ayeti bu konuda apaçık bilgi vermektedir:

"Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Oysa onlar kendilerinden daha da kuvvetli idiler. Göklerdeki ve yerdeki hiçbir şey, Allah'ı aciz bırakacak değildir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir."

  Enfal/51'de: "Bu sizin ellerinizin önceden yaptığının karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına zulmedici değildir" buyurulmakta ve hemen devamındaki ayette de: "Bunların durumu, tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Onlar rablerinin ayetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları sebebiyle helak etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk. Hepsi de zalim kimselerdi" denilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, helak edilen topluluğun hepsinin inkarcılardan olmaları, aralarında masumların, inananların bulunmayışıdır.

  Bu ayet, bizden öncekilerin nasıl var iken yok olduklarını, bizim sonumuzun da bu olacağını, bu dünyadaki gücümüzün buna engel olamayacağını hatırlatmaktadır.

  Yukarıdaki ayette ise, Allah'ın kullarını anında cezalandırması halinde, yeryüzünde canlı kalmayacağı, cezaların belli bir süreye ertelendiği bildirilmektedir. Bu konulara ilişkin diğer ayetlere baktığımızda da görüleceği gibi, ceza da ödül de hesap gününe bırakılmaktadır.

allah

  Allah böyle derken, depremlere, su baskınlarına "Allah'ın cezası bütün bunlar" demenin doğru olmadığı açıktır. Bu afetlerde binlerce insan ölmekte; bu arada günahı olan da olmayan da perişan olmakta, evsiz barksız, sakat kalabilmektedir. Burada başka bir husus vardır. Allah, sabırsız değildir. Zalimlerin cezasız kalmayacağını bize bildirmektedir. Bunu ne zaman yapacağını, nasıl yapacağını kulların inisiyatifine bırakmamaktadır. Kul, bu dünyada da cezalandırılabilir. Bunu yine ayetlerden anlayabiliyoruz. Kehf/32-33-34-35-36-37-38-39-40-41-42-43-44'düncü ayetlerde örnek olarak verilen bahçe sahiplerinden bu sonucu çıkarmamız mümkündür.

  Diğer taraftan, Japonya'da meydana gelen 8 büyüklüğündeki bir depremde fazla can kaybı olmazken, Türkiye'de meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki depremde binlerce insan ölmektedir. Bunun sebebi açıktır. Deprem bölgesinde yaşayan insanlar, yapılarını ona göre yaparlarsa; tsunami tehlikesi olan yerlerde yaşayanlar, dalganın ulaşamayacağı uzaklıkta yerleşirlerse; kurak iklimde yaşayanlar, yağmuru yağışı bol olan bölgelerde yaşayanlar, yaşadıkları ortama göre tedbir alırlarsa kendilerine zulmetmemiş olurlar. Yani kısacası insanoğlu doğadaki dengeyi bozmadığı sürece yine kendi kazanır. İşte bu da sünnetullah gereğidir; bu alemdeki adil işleyişe saygı duyan insan, daha az zarar görecektir. Nitekim bu konudaki ata sözlerimizden birisinde: "Atını sağlam kazığa bağla, ondan sonra tevekkül et" denilmiştir. Mehmet Akif'in "Dünya koşuyorken yol üstüne yatılmaz" sözünde de aynı vurgu, özet olarak verilmiştir.

  Sonuç olarak, kulun kendi gayretine rağmen, başına gelen iyi ya da kötü işlere Allah'ın imtihanı gözüyle bakmak doğru olacaktır. Tevekkül ve sabır, iyi iş işleyen mümine, gayretlerin boşa çıktığı yerde güç vermiştir.

İKTİBAS DERGİSİ/NİSAN-2007


İlahi Adalet 3

Hz. Ali (a.s.) Açısından Adalet (4)

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)