• Nombre de visites :
  • 1744
  • 24/10/2007
  • Date :

Gençliğin Cinsellikle İmtihanı

genç

  Cinselliğin gençler için sorun olması, bu zamana özgü değildir. Her devirde gençler, özellikle büluğ çağından itibaren iç dünyasında karşı cinse karşı şiddetli bir cinsel arzu duyar. Bu, onun fıtratında vardır. Önemli olan, bu arzunun meşru bir yoldan tatmin edilip edilmemesidir.

  Aslında bu durum, insanı iç dünyasında zorlayıcı bir etkiye sahip olan her türlü dürtü ve eğilim için de geçerlidir. Örneğin, acıkma hissi, insanda tıka basa tok olana kadar yemek yeme eğilimi doğurabilir. Bu eğilim karşısında kişi, aç kalmadan, biraz yemeye, yeterince yemeye ya da tıka basa doymaya kadar geniş bir davranış setiyle karşı karşıyadır. Burada “İnsan acıktığını hissediyorsa, o hissi bastırmak için tıka basa yemelidir” şeklinde bir fikir ortaya atmak, son derece deterministçe bir bakış açısını yansıtır ve yanlıştır. Bir insanı içeriden zorlayan hiçbir dürtü ve eğilimin davranış açısından tek bir standart karşılığı yoktur. Her zaman çeşitli seçenekler vardır. İnsan iç eğilimlerini ilanihaye yok farzedemez, ama onun büsbütün esiri de değildir.

  Mesela Ramazan ayında oruç tutan bir mü’min, sahur vaktinden iftara kadar bir gün boyunca bedeninin “Ben açım!” uyarılarına mukavemet gösterir. Çünkü ruhî inançları bedenî ihtiyaçlarına galiptir. “Rabbim, nimetlerine karşılık yılın bir ayında benden oruç tutmamı istiyor” inancı, o mü’mini gün içinde ağzına bir lokma atmaktan alıkoyar. Bu da gösterir ki, bedenin ihtiyaç olarak duyurduklarına mağlup olmak, her şeyden önce bedenin ihtiyaçlarını öncelemek ve daha değerli görmekle ilgili bir şeydir.

  Hasılı, çalışma prensibi bakımından acıkma duygusu ile cinsel duygular arasında fark yoktur. Kişi, ikisini de iç dünyasında duyumsar ve bir şekilde o duyguyla ‘hesaplaşır.’ Bu hesaplaşmanın sonunda o duyguyu iç dünyasında bloke edebileceği gibi, meşru ve helâl dairede tatmin etmeye de yönelebilir. Ya da o duyguyu hemen ve azgınca tatmin etmeye yönelir, ki bu nefsin tercih edeceği bir yoldur. 

Bir kişide nefsin hâkim olması, o kişideki rablık arzusunun bir sonucudur. Çünkü istediği şeyi hemen ve derhal gerçekleştirebilmek rablığın bir özelliğidir.

  Gelgelelim insanın nefsine prim vermesi onu rablığa taşımaz, tam aksine hayvanlığa yakınlaştırır. Çünkü arzu ve eğilimleri derhal gerçekleştirme tarzı, insan söz konusu olduğunda, akıl ve iradenin süreç dışı kalmasını, tüm sürece ‘kör duygular’ın egemen olmasını sonuç verir. Duygu ise şuursuzdur, ne yaptığını bilmez. Kural tanımaz, tecavüz eder. Tıpkı bir hayvan gibi, her şeyi içinde bulunduğu andan ibaret sanır. Bakışını, yaratıcısına ve öteye (ahirete) yükseltemez.

  Nefsinin farkında olan dolayısıyla Rabbini tanıyan bir mü’min için ise cinsel duygularına karşı hareket tarzı daha farklıdır. O diğer bütün duygularında olduğu gibi, cinsel duygularını da Rabbinin çizdiği sınırlar içinde anlamaya, kıymet vermeye ve tatmin etmeye çalışır. Meşruiyetin kaynağı, Rabbin emir ve yasaklarıdır.

  Nitekim Rabbin emir ve yasaklarını ihtiva eden İslâm, bir fıtrat dinidir. İnsanın duygularını, arzularını ve eğilimlerini inkâr etmez. Öte yandan tüm bunların kuralsız ve hazcı bir tutumla tatmin edilmelerine de izin vermez. Çünkü Rab, insanı bu dünyaya indirmekle bir maksat gütmektedir. Bu maksat, hammadde mesabesindeki duyguların tensel ve yersel yönünü en başta iman kuvvetiyle, sonra akıl ve irade aletleriyle nakış nakış işlemek, onları doğru mecralarına oturtmak sûretiyle yüce gayelere çevirmekle hasıl olmaktadır.

  Cinsel duygulara gelince, İslâm bu enerjinin nikah yoluyla teskin edilmesini teşvik eder. Eğer şartları buna uymuyorsa, gence iffetine sahip çıkmasını önerir. Fakat bunun zorluğunu da öngörür. O yüzden ona namahreme nazar etmemeyi, gerekiyorsa oruç tutmayı ve “Ya Rabbim bir anlığına bile olsa beni nefsimin eline bırakma!” duasını tekrarlamayı öğüt verir.

  İtiraf etmek gerekir ki, bu zamanın gençleri için şartlar elbette daha zordur. Çünkü zaman nefisperestliğin son derece yaygınlaştığı bir dönemdir. İnsanların bedenlerini kendi mülkü saydığı, onu kendi istediği gibi sergileyebileceğini düşündüğü bu dönemde cinselliği hatıra getiren imgeler sayısızdır. Cinsel içerikli şarkı sözleri, en alâkasız üründe bile kadının kullanıldığı reklâmlar, açık saçık fotoğrafların yer aldığı dergi ve gazeteler gençleri iradelerini iptal edip her daim nefislerinin sesini dinlemeye davet etmektedir. Dahası, sokakta ve neredeyse her türlü mekânda rastlanan açık saçıklık, aile ve akraba ilişkilerinin bozulması, flörtün yaygınlaşması, evlenme yaşının geç yaşlara sarkması da gençlerin cinsel duygularıyla meşru yoldan baş edebilmesini zorlaştırmaktadır.


CİNSİ İSTEKLERE DOĞRU BAKIŞ

ERİNLİK (BULUĞ) ERGENLİK

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)