• Nombre de visites :
  • 1090
  • 24/5/2016
  • Date :

Her Anne Bir Öğretmendir!

Bu mükâfatlar, çocuğunuza Kur'an öğretmeniz ve onu İslam'la tanıştırdığınız içindir...
İslam'da annelik makamı ve annelik makamını ve insanın hayatındaki rolünü anlayabilmemiz için yüce Rabbimizin kitabına ve Resulullah'ın (s.a.a) ve Ehlibeyti'nin nurlu sözlerine müracaat etmemiz gerekir.
Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:

anne öğretmen

"Rabbin ondan  başkasına ibadet etmemenizi ve anne babaya iyilik etmenizi emretmiştir. İkisinden birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara öf bile deme; onları azarlama onlara güzel söz söyle; onlara rahmet ve şefkat dolu tevazu kanadını ger. Onlara alçak gönüllü ve şefkatli davran ve onlar hakkında dua edip şöyle de: Ey Rabbim, bunlar küçükken beni nasıl yetiştirip büyüttülerse, sen de onlara merhamet et, acı." (İsra / 23-24)

Bir başka ayette şöyle buyurmaktadır:

"Biz insana anne ve babasını tavsiye ettik anası onu zayıflık üstüne zayıflık çekerek karnında taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması da iki yıl içinde olmuştur onun için biz insana bana ve ana baba şükret dönüş banadır diye öğüt verdik." (Lokman / 14)

Allah-u Teâlâ anne babaya iyilik etmeği, onlara şükretmeyi kendi ibadeti ve şükrüyle yan yana zikretmiştir. Bu da Anne babanın Allah katındaki makamını ve onlara iyilik ve itaat etmenin önemini göstermektedir. Onun için anne, babaya itaat etmek günah ve farz olan şeyler haricinde farzdır. Hatta anne baba evladını sünnet olan bir ameli yapmaktan nehiy edip başka bir işe emrederse onların dediğini yapması gerekir.

Bir gün bir kişi Resulullah'a (s.a.a) gelerek;

"Ey Allah'ın Resulü! Anne babanın evlatları boynundaki hakkı nedir?" diye sorunca Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Onlar senin cennet ve cehennemindir."[1]

Yani onlara yapacağın iyilikler ve onlara karşı vazifelerini yerine getirmenle cenneti kazanabilirsin. Ama onlara karşı vazifelerini yerine getirmezsen cehennemi hak etmiş olursun.

Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:

"Anne babaya iyilik yapmak en büyük farizadır."[2]

İmam Sadık (a.s) ise:

"Allah anne babaya iyilik etmeyi emretmiştir" ayetini şöyle açıklamıştır: "İyilik etmek onlarla iyi geçinmek ve ihtiyaçlarını ağız açıp istemeden yerine getirmektir..."[3]

Yine Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

"Kim ömrünün uzamasını ve rızkının bollaşmasını istiyorsa, anne babasına iyilik etsin ve akrabalarına sılayı rahimde bulunsun."[4]

"Kıyamet gününde iyilerin efendisi ölümlerinden sonra anne ve babalarına iyilik yapan kimselerdir."[5]

İmam Rıza (a .s) şöyle buyurur:

"Anne babaya iyilik etmek vaciptir; hatta müşrik olsa dahi. Elbette Allah'a isyan olan şeylerde onlara itaat edilmez."[6]

Bu ayet ve hadislerden anne ve babaya iyilik ve itaat etmenin önemi anlaşılmaktadır. Birçok hadiste ise annenin hakkı ve ona iyilik yapmanın önemine değinilmiştir. Örnek olarak;

Birisi Resulullah'a sorar: "Ben kime iyilik yapayım." Resulullah "Annene" der. Sonra tekrar kime diye sorduğunda tekrar "Annene" der. Adam tekrar sorar; Resulullah tekrar "Annene" der. Adam tekrar sorunca Resulullah bu sefer "Babana" diye cevap verir."[7]

Şöyle rivayet edilir;

Birisi Peygamberin yanına gelerek "Ey Allah ٙın Resulü! Ben çok kötü işler yapmışım, acaba benim tövbem kabul olur mu? dedi. Peygamber "Annen veya baban yaşıyor mu? diye sorunca adam "Babam yaşıyor" dedi. Peygamber "Git ve ona iyilik et" buyurdu. Adam çıkıp gittikten sonra, Peygamber yanındakilere dönerek şöyle buyurdu:

"Keşke annesi olsaydı da ona iyilik etseydi; tövbesi daha çabuk kabul olurdu."[8]

Bir gün Hz. Musa (a.s) Allah ile münacat ederken Allah ٙın cennetteki arkadaşını kendisine tanıtmasını ister. Şöyle hitap gelir:

"Senin cennetteki arkadaşın filan nahiyedeki gençtir."

Hz Musa (a.s) genci bulmak için oraya geldiğinde onun kasaplık yapan biri olduğunu görür. Hz. Musa (a.s), gencin hangi amelin böyle yüce bir makama vesile olduğu anlamak için gencin uzaktan izlemeye başlar. Akşama kadar bekler; fakat önemli bir ameli göremez. Akşam olunca genç, iş yerini kapatıp eve gitmek istediğinde Hz Musa (a.s) kendini tanıtmadan adamdan, o gece kendisini misafir etmesini ister. Hz Musa (a.s) bu vesileyle gece boyunca da gencin iyi amellerini takip etmeyi amaçlamaktadır.

Genç Hz. Musa'nın (a.s) isteğini kabul edip onu evine götürür. Hz. Musa (a.s) eve girdiğinde gencin her şeyden önce yemek yaptığını. Daha sonra evde bulunan ve eli ayağı felç olan ihtiyar bir kadının yanına gelerek büyük bir sabır ve şefkatle yemeği yedirdiğini, sonra elbisesini değiştirdiğini, tuvalet ihtiyacını gidermesine yardımcı olduğunu ve yatağına yatırdığını görür.

Hz. Musa (a.s) o gece sabaha kadar gencin normal dini vazifeleri dışında fevkalade bir amel, ibadet, münacat görmez. Sabah olduğunda ise yine genç evden çıkmadan o kadının yemeğini yedirir ve diğer ihtiyaçlarını gidermede yardımcı olurdu. Vedalaşırken Hz. Musa gence sorar: "Bu kadın kimdir ve sen ona yemek yedirirken, gözlerini gökyüzüne dikerek ne söylüyordu?" Genç "Bu benim annem" der. Ben ona yemek verdiğim zaman hakkımda şöyle dua ediyor: "Allah'ım bu hizmetlerin karşılığında oğlumu cennette Hz. Musa'ya (a.s) yanına arkadaş eyle." Hz. Musa (a.s) gence annesinin duasının kabul olduğunu müjdeleyip Allah ٙı ile yaptığı münacatı gence anlatır.

Resul-i Ekrem'den (s.a.a) şöyle nakledilmiştir:

"Cennet annelerin ayağı atındadır."[9]

Bir başka hadiste: "Annelerin ayaklarının altı, cennet bahçelerinden bir bahçedir" buyurmaktadır. Bu hadisin bir manası şudur;

- Cennet, annelerin gönül rızasını kazanmak ve onlara iyilik etmekle mümkün olur.

Hadisin bir başka manası ise:

- Anneler isterse yetiştirdikleri mümin ve salih evlatlarla dünyayı cennete çevirebilirler. Çocukların saadet ve mutluluğunda temel taşını koyan annedir.  Aynı şekilde kötülük ve bedbahtlıklarının da ilk temel taşını koyan yine annedir. Zira annelerin niyetleri, yedikleri lokmalar, amelleri, davranışları, imanı ve takvası rahimdeki çocuğu üzerinde de etkilidir.  Doğduktan sonra da çocuk, anne ve babanın özellikle annenin bütün hareketlerini izleyip taklit eder. Annenin verdiği terbiyeyle çocuğun ilerideki şahsiyeti yavaş yavaş şekillenmeye başlar. Bu nedenle Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

"Saliha bir eşle evlenmek, erkeğin saadetindendir."[10]

Zira ailenin ve çocukların saadeti büyük ölçüde anneye bağlıdır.

İmam Sadık (a .s) şöyle buyurmuştur:

"İffetli ve hayâlı bir annesi olana ne mutlu!"[11]

Nakledilen hadisler, annenin insan hayatındaki vazgeçilmez rolünü ve önemini gösteriyor. Çünkü anneler, anneliğin yanı sıra bir öğretmendir. Yetiştirdikleri çocukların amellerine ortaktır.

İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurmuştur:

"Allah, kıyamet günü bazı anne ve babalara mükâfat verecek. Onlar, 'Ey Rabbimiz, bu mükâfatları hak edecek ne yaptık? Bizim amellerimiz buna layık değildi' diye sorduklarında şöyle bir cevap alırlar:

Bu mükâfatlar, çocuğunuza Kur'an öğretmeniz ve onu İslam diniyle tanıştırdığınız içindir."[12]
 
Kaynaklar

[1] Et-Terğib-u Vet-Terhib, C.3, S.316.
[2] -Ğurer-ul Hikem, Hadis: 4423
[3] -El-Kafi, C.2, S.157.
[4] -Et-Terğib-u Vet-Terhib, C.3, S.317.
[5] -Bihar-ül envar, C.74, S.86.
[6] -Bihar-ül envar, C.74, S.72.
[7] -El-Kafi, C.2, S.159.
[8]- Bihar-ül envar, C.74, S.82.
[9] -Kenz-ül Ummal, Hadis: 45439.
[10] -El-Kafi C.5, S.327.
[11] -Bihar-ül Envar, C.23, S.79.
 [12] -Müstedrek-ül Vesail, C.1, S.290

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)