• Nombre de visites :
  • 2417
  • 10/11/2012
  • Date :

PEŞAVER GECELERİ:“Ben Hikmet Eviyim”‌‌ Hadisinin Beyanı

peşaver geceleri

ONUNCU OTURUM

Medine Hadisini Nakleden Raviler

Davetçi: Böylesine mütevatir bir hadisi haber-i vahid veya zayıf haberlerden saymanız insafsızlıktır. Halbuki bizzat kendi büyük alimleriniz bu rivayetin sıhhatini kabul etmişlerdir.

Bu konuda şu muteber kitaplarınıza müracaat ederseniz açıkça görürsünüz ki Suyuti, Cem’ul- Cevami, Taberi, Tehzib’ul- Asar, Seyyid Muhammed Buhari, Tezkiret’ul- Ebrar, Hakim Nişaburi, Müstedrek, Firuzabadi, Nakd’us- Sahih, Muttaki Hindi, Kenz’ul- Ummal, Genci Şafii Kifayet’ut- Talib, Cemaluddin Hindi, Tezkiret’ul- Mevzuat’ta şöyle diyor: “Bu hadisi iftira ve yalan sayanlar şüphesiz hata etmişlerdir.”‌

Hakeza Emir Muhammed Yemani Ravzet’un- Nediyye’de, Hafız Ebu Muhammed Semerkandi, Behr’ul- Esanid’de, Muhammed bin Talha, Metalib’us- Süul’de ve diğerleri genelde bu hadisin sahih olduğunu kabul etmişlerdir.

Zira bu büyük hadis, farklı yollarla ve senetlerle Hz. Ali (a.s), Hz. Hasan, Abdullah bin Mes’ud, Cabir bin Abdullah Ensari, Abdullah bin Mes’ud, Huzeyfe bin Yeman, Abdulllah bin Ömer, Enes bin Malik, Amr bin As gibi sahabilerden ve İmam Zeyn’ul- Abidin, Muhammed bin Ali Bakır, Esbağ bin Nebate, Cerir’uz- Zabbi, Haris bin Abdullah Hemdani, Sa’d bin Tureyf’ul- Hanzeli, Said bin Cübeyr Esedi, Seleme bin Kuheyl Hazremi, Süleyman bin Mehran A’meş Kufi, Asım bin Hamza Seluli, Abdullah bin Osman bin Haysem, Abdurrahman bin Osman, Abdullah bin Useylet’ul- Muradi, Ebu Abdullah Senabehi ve Mücahid bin Cübeyr Ebu’l- Haccac Mahzumi el-Mekki (tabiinden) ve 200den fazla büyük alimlerinizden rivayet edilmiştir. Onlardan sadece bazısını arz edeyim ki böylece atalarına uyup bu hadisi zayıf sayan Şeyh Efendi gerçekleri görsün. Zaten bu konu çoğunluk nezdinde açık ve aşikardır. Bu hadisi rivayet eden bazı alimleriniz şunlardır:

1- H. 310 yılında vefat eden 3. Asır tarihçilerinden ve müfessirlerinden Taberi Tehzib’ul- Asar’da.

2- H. 405 yılında vefat eden Hakim Nişaburi Müstedrek c. 3 s. 126, 128, 226’da.

3- H. 228 yılında ölen Tirmizi Sahih’inde.

4- H. 911. yılında ölen Celaluddin Suyuti Cem’ul- Cevami ve Cami’us- Sağir c. 1 s. 374’de.

5- H. 360 yılında vefat eden Taberani, Kebir ve Evset’de.

6- H. 491 yılında vefat eden Hafız Ebu Muhammed Semerkandi, Bahr’ul- Esanid’de.

7- H. 430’da vefat eden Ebu Naim İsfahani, Marifet’us- Sahabe’de.

8- H. 463’de vefat eden Kurtubi, İstiab c. 2 s. 461’de.

9- H. 483’de vefat eden İbn-i Meğazili Menakıb’da.

10- H. 509’da vefat eden Deylemi Firdevs’ul- Ahbar’da.

11- H. 568’de vefat eden Hatip Harezmi Menakıb s. 49’da ve Maktel’ul- Huseyn c. 1 s. 43’de.

12- H. 571 yılında vefat eden Ebu’l- Kasım bin Asakir Ali bin Hasan Tarih-i Kebir’de.

13- H. 605 yılında vefat eden Ebu’l- Haccac Yusuf bin Muhammed Endülisi Elif Ba c. 1 s. 222’de.

14- H. 630’da vefat eden İbn-i Esir Cizri Usd’ul- Gabe c. 4 s. 22’de.

15- H. 694’de vefat eden Taberi Riyaz’un- Nazre c. 1 s. 129’da ve Zehair’ul- Ukba s. 77’de.

16- H. 748’de vefat eden Zehebi Tezkiret’ul- Huffaz c. 4 s. 28’de.

17- H. 749’da vefat eden Bedruddin Muhammed Zerkeşi Mısri Feyz’ul- Kadir c. 3 s. 47’de.

18- H. 807’de vefat eden Hafız Ali bin Ebi Bekr Haysemi Mecme’uz- Zevaid c. 9 s. 114’de.

19- H. 808 yılında vefat eden Dimyeri Hayat’ul- Hayavan c. 1 s. 55’de.

20- H. 833’de vefat eden Şemsuddin Muhammed bin Muhammed Cizri, Esne’l- Metalib s. 14’de.

21- H. 852’de vefat eden Askalani Tehzib’ut- Tehzib c. 7 s. 337’de.

22- H. 855’de vefat eden Bedruddin Mahmud bin Ayni, Umdet’ul- Kari c. 7 s. 631’de.

23- H. 975’de vefat eden Muttaki Hindi, Kenz’ul- Ummal c. 6 s. 156’da.

24- H. 1031’de vefat eden Abdurrauf Menavi, Feyz’ul- Kadir Şerh-u Cami’is- Sağir c. 3 s. 46’da.

25- H. 1070’de vefat eden Hafız Ali bin Ahmed Azizi, Sirac’ul- Munir Şerh-u Cami’is- Seğir c. 2 s. 63’de.

26- H. 942’de vefat eden Muhammed bin Yusuf Subiyl’ul- Huda ve’r- Reşad fi Esma-i Hayr’il İbad’da.

27- H. 817’de vefat eden Firuzabadi Nakd’us- Sahih’te.

28- H. 241’de vefat eden Ahmed bin Hanbel Müsned’de.

29- H. 652’de vefat eden Ebu Salim Muhammed bin Talha, Metalib’us- Süul, s. 22’de.

30- H. 722’de vefat eden Himvini Feraid’us- Simtayn’de.

31- H. 849’da vefat eden Şehabuddin Devlet Abadi Hidayet’us-Süada’da.

32- H. 911 yılında vefat eden Allame Semhudi Cevahir’ul- Akdeyn’de.

33- Kadı Fazl bin Ruzbehan İbtal’ul- Batıl’da.

34- H. 855 yılında vefat eden İbn-i Sabbağ Fusul’ul- Muhimme s. 18’de.

35- H. 974 yılında vefat eden Mutaassıp, inatçı ve bağnaz İbn-i Hacer Savaik s. 73’de.

36- H. 1000 yılında vefat eden Cemaluddin Ataullah Muhaddis Şirazi Erbain’de.

37- H. 1014 yılında vefat eden Ali Kari Herevi, Mirkat’ta.

38- H. 1205 yılında vefat eden Muhammed bin Ali Sebban, İs’âf’ur- Rağibin s. 156’da.

39- H. 1250 yılında vefat eden Şevkani, Fevaid’ul- Mecmua’da.

40- H. 1270 yılında vefat eden Alusi el-Bağdadi Ruh’ul- Meani tefsirinde.

41- İmam Gazali İhya’ul- Ulum’da.

42- Mir Seyyid Ali Hemedani, Meveddet’ul- Kurba’da.

43- Ebu Muhammed Ahmed bin Muhammed Asımi Zeyn’ul- Feta’da.

44- H. 902 yılında vefat eden Şemsuddin Muhammed bin Abdurrahman Sehavi, Mekasid’ul- Hasene’de.

45- H. 1293 yılında vefat eden Süleyman Belhi Yenabi’ul- Mevedde 14. Bab’da.

46- Yusuf Sibt bin Cevzi Tezkiret-u Havass’il Umme, s. 29’da.

47- Sadruddin Seyyid Huseyn Fevzi Herevi, Nuzhet’ul- Ervah’ta.

48- Kemaluddin Huseyn Şerh-u Divan’da.

49- H. 463 yılında vefat eden Hatip Bağdadi, Tarih c. 2 s. 377’de ve c. 4 s. 348’de ve c. 7 s. 173’de…

Velhasıl birçok alimleriniz kendi muteber kitaplarında detaylıca bu konu etrafında konuşmuş bu hadisin sahih olduğunu belirterek rivayet etmişlerdir. Bu cümleden H. 658’de vefat eden Muhammed bin Yusuf Kifayet’ut- Talib’in 58. babının sonunda müsned olarak Peygamber (s.a.a)’den rivayet etmiş olduğu üç rivayetin ardından şöyle demektedir:

“Sahabe, Tabiin ve Ehl-i Beyt (a.s) alimleri Hz. Ali (a.s)’ın faziletini, ilminin çokluğunu, anlayışının keskinliğini, hikmetinin genişliğini, hükümlerinin güzelliğini ve fetvalarının sıhhatini kabul etmişlerdir. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve diğer sahabiler hükümler konusunda onunla istişare ediyor, ihtilaflarda onun görüşünü alıyor, ilmini, faziletinin çokluğunu, aklının üstünlüğünü, hikmetinin sıhhatini itiraf ediyorlardı. Bu hadis onun hakkında çok büyük bir şey değildir. Zira onun Allah-u Teala, Resulü ve mü’min kulları nezdindeki makamı bundan daha büyük ve yücedir.”‌

İmam Ahmed bin Muhammed bin Sıddık Mağribi bu kitabın sıhhati hakkında “Feth’ul- Mulk’il Ali bi-sihhat-i Hadis-i bab-i Medinet’il İlm-i Ali”‌ adında müstakil bir kitap yazmıştır ve bu kitap H. 1354 yılında Mısır’da basılmıştır. Benim şahsi kütüphanemde de bulunmaktadır. Eğer bu konuda hala kalbiniz yatışmadıysa, bundan daha fazla açıklama yapıp farklı rivayetler nakledebilirim.

Seyyid Adil Ahtar: (Ehl-i Sünnet alimlerinden) Birçok rivayette Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu okudum: “Ali’nin faziletlerini nakletmek etmek ibadettir.”‌ Hatta Mir Seyyid Ali Hemedani, Meved-det’ul- Kurba’da Peygamber (s.a.a)’den şöyle rivayet etmektedir:

“Hangi mecliste Ali’nin faziletleri zikredilirse gökteki melekler o meclise teveccüh eder ve onlar için Allah’dan rahmet ve mağfiret dilerler.”‌

Üstelik zaten Peygamber (s.a.a)’den hadis rivayet etmek de ibadettir. Dolayısıyla lütfen bu meclisi Peygamber (s.a.a)’den daha geniş birkaç rivayet naklederek daha bereketli bir hale getirin.

“Ben Hikmet Eviyim”‌ Hadisinin Beyanı

Davetçi: İmam Ahmed bin Hanbel Menakıb-i Müsned’de, Hakim, Müstedrek’te, Mevla Ali Muttaki, Kenz’ul- Ummal, c. 6, s. 401’de, Hafız Ebu Naim İsfahani, Hilyet’ul- Evliya c. 1, s. 64’de, Muhammed bin Sebban, İs’âf’ur- Rağibin’de, İbn-i Meğazili Menakıb’da, Suyuti, Cami’us- Sağir’de ve Leali’l- Mesnua’da, Tirmizi, Sahih c. 2, s. 214’de, Muhammed bin Talha Metalib’us- Süul’de, Şeyh Süleyman Belhi, Yenabi’ul- Mevedde’de, Muhammed bin Yusuf, Kifayet’ut- Talib’de, Sibt bin Cevzi, Tezkire’de, İbn-i Hacer, Savaik 9. Bab 2. Fasl’ın zımnında s. 75’de, Taberi, Riyaz’un-Nazre’de, Himvini, Feraid’us- Simtayn’de, İbn-i Sabbağ, Fusul’ul- Muhimme’de, İbn-i Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehc’ul- Belağa’da ve Şia alimlerinin yanı sıra diğer birçok alimleriniz de sahih olarak Peygamber (s.a.a)’den şöyle rivayet etmişlerdir:

“Ben hikmet eviyim Ali de onun kapısıdır; hikmeti isteyen kapıdan gelmelidir.”‌

Muhammed bin Yusuf, Kifayet’ut- Talib’in 21. babını bu hadise tahsis etmiş, bu rivayetin senetini zikrettikten sonra şöyle görüş belirtmiştir: “Bu oldukça yüce ve güzel bir hadistir. Allah-u Teala Peygamber (s.a.a)’e öğrettiği hikmet, eşyanın felsefesi, emir, nehiy, helal ve haramın beyanını Hz. Ali’ye de ihsan etmiştir. Bu yüzden Ali (a.s)’ın hikmet kapısı olduğunu ve gerçekleri keşfetmek için ona müracaat edilmesini emretmiştir.”‌

İbn-i Meğazili Menakıp’ta ve İbn-i Asakir Tarih’de (kendi üstatlarından hadisin yollarını zikrederek), Hatib Harezmi Menakıb’da, Himvini, Feraid’de, Deylemi Firdevs’te, Muhammed bin Yusuf Kifayet’ut- Talib 58. Bab’da, Şeyh Süleyman Belhi Yenabi’ul- Mevedde 14. Bab’da ve diğer birçok alimleriniz İbn-i Abbas ve Cabir bin Abdullah’dan naklen şöyle rivayet etmişlerdir: “Peygamber (s.a.a) Ali (a.s)’ın pazılarından tutarak şöyle buyurdular:

“Bu iyi insanların emiri ve kafirleri öldüren kimsedir. Ona yardım edene yardım edilir, onu yardımsız bırakan yardımsız bırakılır.”‌

Peygamber (s.a.a) daha sonra sesini yükselterek şöyle buyurdu: “Ben ilim şehriyim ve Ali de onun kapısıdır; ilim isteyen kapıdan gelmelidir.”‌

Şafii de Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Ben İlim şehriyim, Ali de onun kapısıdır; evlere sadece kapısından girilir.”‌

Ayrıca Menakıb-u Fahire sahibi, İbn-i Abbas’dan şöyle rivayet etmiştir: “Ben ilim şehriyim, Ali de onun kapısıdır; din ilmini isteyen o kapıdan gelmelidir. Ben ilim kapısıyım, ey Ali sen de onun kapısısın; sen olmadan bana ulaşmayı sanan yalancıdır.”‌

İbn-i Ebi’l- Hadid Nehc’ül-Belağa Şerhi’nin birçok yerinde, Himvini Feraid’de (İbn-i Abbas’dan naklen), Harezmi Menakıb’da (Amr bin As’dan naklen), imam’ul- harem Ahmed bin Abdullah, Zehair’ul- Ukba’da, imam Ahmed bin Hanbel, Müsned’de, Mir Seyyid Ali Hemedani, Meveddet’ul- Kurba’da, hatta bağnaz İbn-i Hacer, Savaik 9. Bab 2. Fasıl’ın zımnında s. 75’de, (Hz. Ali (a.s)’ın faziletleri hakkında Bezzaz’dan rivayet etmiş olduğu kırk hadis’ten 9. hadis), Taberani Evsed’de Cabir Bin Abdullah’dan naklen, İbn-i Adiy Abdullah bin Ömer’den, Hakim ve Tirmizi de Hz. Ali’den Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir:

“Ben ilim şehriyim, Ali de kapısıdır; ilim isteyen kapısından gelmelidir.”‌

Daha sonra Menakıb-u Fahire sahibi bu hadis hakkında şöyle diyor: “Dar düşünceli insanlar bu hadis hakkında ihtilafa düşmüştür. İbn-i Cevzi ve Nevevi gibi alimler bunun uydurma olduğunu beyan etmiştir. Ama nezdimizde sözü bir senet olan Müstedrek’in sahibi bu sözleri işitince; ‘Bu hadis sahihtir.’ demiştir.”‌

Bu konuda meclisin vaktini almamak için muteber kitaplarınızda rivayet edilen sayısız rivayetlerden bu kadarıyla yetiniyorum. Bu hadisteki “el-ilm”‌ kelimesindeki “Elif lam”‌ edatı cinsi ifade etmektedir. Yani zahiren ve batınen, sureten ve manen ilim cinsinden olan her şey Peygamber (s.a.a)’in yanındaydı ve bütün bu ilimlerin kapısı da Ali (a.s) idi.

Merhum allame Mir Seyyid Hamid Hüseyin Dehlevi (her cildi Sahih -i Buhari, hatta ondan da fazla olan Abakat’ul- Envar kitabının sahibi) bu kitabının iki cildini bu hadisin senedi ve sıhhati hakkında kaleme almıştır. Şu anda senetini hatırlamıyorum. Ama Ehl-i Sünnet alimleri adına bu hadisi mütevatir saymıştır. Bu kitabı okuyunca sürekli o alime Allah’tan rahmet diliyordum. Çok büyük zahmet çekmiş ve çok derin bir alimdi. Beyler lütfen bu kitabı temin edip mütalaa ediniz ve böylece Hz. Ali (a.s)’ın sahabe arasında şahsına münhasır bir fert olduğunu açıkça anlayınız.

Hz. Ali (a.s)’ın Peygamber (s.a.a)’den sonraki hilafetini ispat eden delillerden birisi de bu mezkur hadistir. Çünkü akıl ve nakil esasınca her kavmin alimleri cahillerden üstündür ve öncelik hakkına sahiptir. Özellikle de Peygamber (s.a.a) burada ümmetine ilminden istifade etmek isteyenlerin Hz. Ali (a.s)’ın evinin kapısına gitmelerini emrediyor. Peygamber (s.a.a)’in bizzat açtığı bu ilim kapısının kapatılması ve ilmi mertebelere sahip olmayan başka kapıların açılması insafa sığar mı?

Şeyh: Bu hadis hakkında alimlerimizin etraflıca tartıştığı doğrudur. Bazılarına göre sahih, bazılarına göre haber-i vahid, diğer bazılarına göre mütevatirdir. Ama bunun Hz. Ali’nin (k.v) gayb ilmini bilmesiyle ne ilgisi vardır?


PEŞAVER GECELERİ:Peygamber ve Vasilerin Gayb İlmini Bilmelerine Dair Kur’an’dan Deliller

PEŞAVER GECELERİ:Peygamber (s.a.a)’in Basra, Sıffin ve Nehrevan Savaşlarından Haber Vermesi

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)