• Nombre de visites :
  • 2239
  • 6/3/2012
  • Date :

Nevruz Bayramı Hakkında -2

nevruz bayramı hakkında

Osmanlı döneminde de Nevruz sayılı günlerden biri olarak kutlanmıştır. Nevruziyye adı verilen bir macun veya tatlı yemek âdet olmuştur. Padişahlara nevruz münasebeti ile, donanmış atlar, murassa silahlar ve pahalı kumaşlar gibi hediyeler verilirdi. Bunlara “Nevruziyye Pişkeşi”‌denilirdi.

Nevruz Türk Edebiyatı’nda işlenmiş konulardan birisidir. Nevruz dolayısıyla yazılan kasidelere Klâsik Türk Edebiyatında Nevruziyye adı verilmiştir. Yine Nevruznâmeler ve Bahariyeler de aynı konuyu işleyen eserlerdir. Nevruziyyelerden örnek vermeye çalışalım:

“Gurre-i câh ol kadar sultân-ı gül kim korkaram

Hârdan bülbüller ister hûn-behâ Nevrûz’dur”‌

(Gül sultanı o kadar saltanatına mağrurdur ki, korkarım, bugün adâlet günü Nevruz olması hasebiyle, bülbüller gül dikeninden isteyeceklerdir.) Bu beyit Nâilî’nin, Cemşit’in Nevruz’da yürürlüğe giren adâletine işaret ettiği bir beyitidir.

Ahmet Paşa’nın, takvimlerde Nevruz’a hassaten işaret edildiğini belirten, aynı zamanda bahardaki gül-bülbül ilişkisini gösteren şu beyiti de dikkate değer:

“İyd-i Nevrûz’u görüp gül defterinden andelîb

Hoş duâ vü medh okur şâh-ı zaferyâb üstüne”‌

(Bülbül, Nevruz Bayramı’nı gül defterinden, yani takvimden görüp(öğrenip), zafer kazanan Şah’a hoş duâlar okur, ona medh ü senâlarda bulunur.)

Bâki’nin, nevruzdaki terennümler münasebetiyle, mûsikî terimlerini peşpeşe kullandığı beyiti ise şöyledir:

“Başladı gülşende mürg-i hoş-nevâ Nevrûz’dan

Şah-ı gül bezminde taksîm itdi bir garrâ gazel”‌

(Güzel sesli kuş (yani bülbül), gül bahçesinde nevruzdan dem vurmaya başladı; gül padişahının meclisinde bir güzel gazelin taksîmini yaptı, bir güzel gazel terennüm etti.)

Nevruz ile ilgili kutlamalar Halk Edebiyatımıza da tesir etmiştir. Nevruz ile ilgili çeşitli şiirler yazılmış, deyişler, türküler, mâniler, bilmeceler ve atalarsözü söylenmiştir. Bu bakımdan Nevruz, edebiyatın her iki kolunu da birleştiren bir kültür ögesidir.

Sözleri Âşık Veysel Şatıroğlu ve Muzaffer Sarısözen’e ait Şarkışla türküsünde çiğdem, lâle, sümbül ve nevruz çiçeklerine kişileştirme yapılmıştır. “Çiğdem der ki”‌ adlı bu şiirde, çiçeklere bir ruh kazandırılarak, onların âleminden insanlara seslenilmiştir. Bu türkünün son bölümünde Nevruz anılmıştır:

“Nevruz der ki ben nazlıyım

Sarp kayalarda gizliyim

Mavi donlu gök gözlüyüm

Benden âlâ çiçek var mı

Çayır çimen dolu dağlar

Yarim gurbet elde ağlar.”‌


Nevruz Bayramı Hakkında -1

İslami Açıdan Nevruz-5

Nevruz Çiçeği

İran Geleneğinde Nevruz

Nevruz Gelenekleri-İran -3

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)