• Nombre de visites :
  • 2304
  • 16/4/2011
  • Date :

Hz. Fatıma (a.s) dan Kırk Hadis 8

hz. fat?ma (a.s) dan k?rk hadis

Sonra Ensar’a hitap ederek şöyle buyurdu:

 “Ey cömert topluluğu! Ey dinin pazıları (yardımcıları)! Ey İslam’ın koruyucuları! Benim hakkımda sizdeki bu tamah (veya zaaf) ve mazlumiyetim hususunda sizdeki bu uyuklama nedir? Babam Resulullah (s.a.a): “Kişinin hürmeti, evladı hakkında korunmalıdır (evlada hürmet babaya hürmettir)” buyurmuyor muydu? Ne çabuk değişiklik icat ettiniz? Ne çabuk boşaltıp döktünüz (kararlarınızı değiştirdiniz)? Sizin, istediğim ve elde etmeye çalıştığım şeye gücünüz yeter. Muhammed öldü (yaslıyız) diyor musunuz? Evet bu büyük bir musibetti, gediği geniştir, yarığı çoktur; bitişiği yarıldı (artık hiçbir şey onu telafi edemez). Onun gözlerden kaybolması sebebiyle yeryüzü karanlık oldu, musibetinden dolayı güneş ve ay tutuldu, yıldızlar dağıldı, arzular öldü, dağlar alçaldı. Yine o öldüğünde harim kaldırıldı (sınırlar çiğnendi), hürmet yok oldu (kimseye ihtiram ve saygı bırakılmadı). Andolsun Allah’a bu büyük bir felaket ve büyük bir musibetti; dünyada bunun misli (canları yakan) bir bela ve afet görülmemiştir. Ancak her akşam ve sabah evlerinizde okuduğunuz Kur’an onu (Peygamberin ölmesini) açıkça bildirmiştir. Bu bela (ölüm) ondan önceki Peygamber ve ilahi elçilere de gelip çatmıştır. Bu, kesin bir hüküm ve kaçınılmaz bir kaza (karar)dır: “Muhammed, yalnızca bir Peygamberdir. Ondan önce nice Peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölürse, ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi (cahiliyeye mi) döneceksiniz? Kim iki topuğu üzerine gerisin geriye dönerse, Allah’a kesinlikle zarar veremez. Allah şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir.” (50)

Ey Kayle (Evs ve Hazrec’in ninesi) oğulları! Babamın mirası sindirilsin mi? Oysaki siz beni görecek, sesimi işitecek mesafedesiniz, sessiz durmuşsunuz! Feryadımı duyuyorsunuz, halimi biliyorsunuz; yeterince sayınız, azığınız, gücünüz, silahınız ve siperiniz vardır. Ama bununla birlikte çağrımı duyup cevap vermiyorsunuz, imdat sesimi duyup yardım etmiyorsunuz. Halbuki yiğitlikle meşhur, hayır ve salahla ma’ruftunuz. Seçilen seçkinler ve biz Ehl-i Beyt için beğenilen güzidelerdiniz. Araplarla savaştınız, zorluklara katlandınız, çeşitli milletlerle çarpıştınız, yiğitlerle yüz yüze karşılaştınız. Biz adım attığımızda adım attınız, emrettiğimizde emre uyuyordunuz. Nihayet İslam’ın değirmeninin taşı dönmeye başladı, günün sütü (ganimetler) çoğaldı, şirkin narası kesildi, yalanın kaynaması durdu, küfür ateşi söndü, kargaşalık daveti dindirildi, din nizamı düzene girdi. Öyleyse yardım edeceğinizi açıkladıktan sonra neden susarak geri döndünüz, himaye edeceğinizi ilan ettikten sonra neden gizlediniz, teşebbüste bulunduktan sonra, neden geri çekildiniz, imandan sonra neden şirk koştunuz? “Yeminlerini bozan, Peygamber’i (yurdundan) sürmeye çabalayan ve sizinle ilk defa (savaşa) başlayan bir toplulukla savaşmaz mısınız? Korkuyor musunuz onlardan? Eğer iman etmiş kimseler iseniz, Allah korkulmaya daha layıktır.” (51)

Görüyorum ki rahatlığa yönelmişsiniz, yöneticiliğe herkesten layık olanı makamından uzaklaştırdınız, müsterih oldunuz, darlıktan genişliğe çıktınız, gizlediğinizi açığa vurdunuz, içtiğinizi kustunuz. (fakat şunu bilin ki:) “Eğer siz ve yeryüzündekilerin tümü kafir olursanız, gerçek şu ki, Allah ganidir ( hiçbir şeye muhtaç değildir), hamiddir (bütün övgüler ona mahsustur).” (52)

Bilin ki, gerekeni söyledim, alçaldığınızı (veya geçici sarhoşluğunuzu) da, kalplerinizin gizlediği hıyaneti de biliyordum. Ama bunlar, dertli ruhun taşması, öfkenin dışarı dökülmesi, kalp çeşmesinin coşması, gönlün derdini ve hücceti tamamlamak içindi.

 (Mesele yağmalamaksa) öyleyse bunu (hilafet ve fedeki) alın, onu devenin arkasına yükleyip götürün; (fakat şunu bilin ki) onun sırtı yağır olacak, ayakları aşınacak, kusuru kalacak (ve sizin için yüzkarası olacak)tır. O, Allah’ın gazabıyla damgalanmıştır, rezilliği ebedi kalacaktır ve sizi Allah’ın kalplere işleyen yakılmış ateşine götürecektir. (Bilin ki) yaptıklarınız Allah’ın gözü önündedir. “Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” (53)  Ben, “sizi şiddetli bir azabın öncesinde uyarıp-korkutan” (54)

Peygamber’in kızıyım. Artık “Yapabileceğinizi yapın; kuşkusuz biz de (bir şeyler) yapmaktayız. Ve gözleyip durun; gerçekten biz de gözleyip-durmaktayız.” (55)


(50) - Al-i İmran/144.

(51) - Tevbe/13.

(52) - İbrahim/8.

(53) - Şuara/227.

(54) - Sebe/46.

(55) - Hud/121.

Hz. Fatıma (a.s) dan Kırk Hadis 7

Hz. Fatıma (a.s) dan Kırk Hadis 6

Hz. Fatıma (a.s) dan Kırk Hadis 5

Hz. Fatıma (a.s)dan Kırk Hadis 4

Hz. Fatıma (a.s)dan Kırk Hadis 3

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)