• Nombre de visites :
  • 3061
  • 14/2/2010
  • Date :

Siyonist Vahşet ve Filistinli Çocuklar   2

filistin

  Nureddin Udeh adlı bebeğin annesinin göğsünü boyayan kanları. İşgalci saldırganlar çok sayıda Filistinli bebeği bu şekilde annelerin kucaklarında veya kundaklarında hedef alarak öldürmüşlerdir.

  Siyonist saldırganların vahşi saldırılarında yaralanan Nureddin Udeh adlı bebeğe hastanede sun'i nefes verdiriliyor. Bu küçük bebek annesinin kucağında bulunduğu sırada işgalci saldırganların vahşi saldırılarına hedef oldu.

  Aksa İntifadası döneminde çocukların hedef alınması emri İsrail'in "barış yanlısı (!)" olarak gösterilen başbakanı Ehud Barak tarafından verilmişti. Hatta Barak bu konuda: "İzle, siper al ve öldür!" şeklinde sloganlaştırılan bir uygulama da başlatmıştı. Bu durum en başta siyonist işgal devletinin "güvercin" olarak tanıtılan liderleriyle "şahin" olarak gösterilen liderleri arasında herhangi bir fark olmadığının açık göstergesidir.

Okullarına gitmeleri işgalci askerler tarafından engellenen çocuklar saldırganların kurşunlarına hedef olmamak için kaçıyorlar. Bu çocuklar siyonist vahşetin yağdırdığı ateşten kurtulmak için kaçarken işgalci saldırganlar kendilerinin vahşi cinayetlerini haklı göstermek amacıyla Filistinlilerin çocuklarını ateş hattına sürdüklerini iddia ediyorlar.

  Oysa Filistinli çocuklar işgalcilerin sergilediği vahşet yüzünden huzur ve güven içinde bir eğitim imkanı bile bulamıyorlar.

  Ne yazık ki siyonist işgalcilerin bu vahşi uygulamaları büyük ölçüde gözlerden ve dikkatlerden kaçtı. Bunun sebebi ise uluslararası siyonizmle ve çağdaş sömürge güçleriyle işbirliği içinde olan haber kaynaklarının siyonist vahşet karşısında körlüğü tercih etmeleri ve olayları dünya kamuoyuna sürekli saptırarak yansıtmalarıydı.

  Bir yanda bu zulümler işleniyor. Ama öte yanda sürekli edebiyatı yapılan, sık sık gündeme getirilen "BM Çocuk Hakları Sözleşmesi" diye bir şey var. Ayrıca BM teşkilatının görünüşte çocukları korumak amacıyla kurulmuş ve kısa adı UNICEF olan bir yan kuruluşu bulunmaktadır. Ne var ki siyonist vahşetin çocuklara uyguladığı zulüm ve vahşet karşısında gerek BM teşkilatının gerekse onun yan kuruluşu olan UNICEF'in pek sesi çıkmadı.

filistin

  Bilindiği üzere son Aksa İntifadası'nda İsrail işgal kuvvetleri özellikle çocukları hedef almıştır. Bu yüzden son intifadada işgal kuvvetleri tarafından şehit edilen Filistinliler arasında çocuklar önemli bir yekûn oluşturmaktadırlar. Fakat siyonist vahşetin Filistin'de çocukları özellikle hedef alması uygulaması Aksa İntifadası ile başlamış bir hadise değildir. 1987'de başlamış olan birinci intifada döneminde de İsrail'in eski başbakanlarından İzak Rabin'in tavsiyeleriyle Filistinli çocukların kol ve bacak kemikleri kırılıyordu. Rabin o zaman muhalefetteydi ve iktidarda bulunanlara taş atan çocukların kol ve bacak kemiklerinin kırılmasını tavsiye etmişti. Bu yüzden de o dönemde Rabin medyada "kemik kıran Rabin" olarak anılmaya başlanmıştı. Tıpkı bugünkü başbakan Ariel Şaron'un "Beyrut kasabı" olarak tanınması gibi. Hatta o dönemde Filistinli bir çocuğun izbe bir yere götürülüp kol ve bacak kemiklerinin kırılması olayı gizli bir kamerayla çekilmiş ve ekranlara yansıtılmıştı. O görüntüler sanıyoruz, birinci intifadayla ilgili gelişmeleri takip edenlerin hala zihinlerindedir. Çünkü o olay günlerce konuşulmuş ve birçok kez ekranlara yansıtılmıştı. İşgalci siyonistler tarafından kemikleri kırılan çocuklardan bazılarını ben de şahsen gözlerimle gördüm. Birinci intifadanın devam ettiği günlerde Ürdün'ü ziyaret etmiş ve orada İslami Hastane'de tedavi altına alınan çocukları bizzat gözlerimle görmüştüm. Bu çocuklardan bazılarının kol ve bacak kemikleri kırılmıştı. Fakat içlerinde 8-9 yaşlarında bir çocuk vardı ki onun da kafa tası kemikleri kırılmıştı. İşgalci askerler ellerine aldıkları taşlarla çocuğunun kafa kemiğini birkaç yerden kırmışlardı ama, Allah'ın hikmetiyle çocuk ölmemişti ve Amman'a getirilip tedavi altına alınmıştı. Bu manzara herhangi bir şahıstan naklettiğim değil bizzat kendi gözlerimle gördüğüm bir manzaradır. Çocukların kol ve bacak kemiklerinin kırılmasını tavsiye etmesi sebebiyle "kemik kıran Rabin" unvanıyla ün salan Rabin, ne kadar ilginçtir ki, intifadanın önünün kesilmesi ve İsrail işgal devletinin geleceğinin kurtarılması için 1991'de başlatılan sözde barış süreciyle birlikte ani bir şekilde "barışçı Rabin" oluverdi. Hatta 1993'te Oslo İlkeler Anlaşması'nı imzalaması sebebiyle Nobel barış ödülüne bile layık görüldü. Böylece "kemik kıran Rabin" unvanı da unutturuldu. Oysa Rabin'in kafa yapısında hiçbir değişiklik yoktu ve ihtiyaç duyduğunda çocukların kemiklerini kırmaktan çekinmeyeceği kesindi. Ne var ki o bir dindaşı tarafından öldürülünce deterjanlı suyla yıkanmış gibi oldu ve sağlığında yaptığı bütün kötülükler unutturuldu. Böylece manipülasyonu esas alan ve dünya kamuoyunu yanlış yönlendirmeyi hedefleyen kontrollü tarihe "barış yanlısı Rabin" olarak geçti.


Siyonist Vahşet ve Filistinli Çocuklar 1

Filistine Ses Ver Ey Müslüman! (2)

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)