• Nombre de visites :
  • 1196
  • 2/9/2014
  • Date :

Barış Etkenleri İle İlgili İki Analiz(2.Bölüm)

barış etkenleri ile ilgili iki analiz(2.bölüm)

İmam Hasan'ın (a.s) imzaladığı barış ile Muaviye'ye ne yaptığını, bütün çabalarını nasıl boşa çıkardığını, kurduğu bütün yapıları nasıl yıktığını ve böylece nasıl hakkın üstün gelerek batılın perişan olduğunu ve batıl taraftarlarının nasıl hüsrana uğradıklarını görmek gerekir. Dolayısıyla İmam Hasan'ın (a.s) kardeşi İmam Hüseyin (a.s) için o günkü ortamda Yezid'e başkaldırması nasıl kesin bir gereklilik idi ise, İmam Hasan için de yaşadığı günlerin şartlarında barış yapmak o kadar kesin bir gereklilik idi. Bu gerekliliklerin her ikisi, iki zaman diliminin değişik niteliğinden ve karşı taraftaki iki kişi, yani Muaviye ile oğlu Yezid arasındaki farklılıktan kaynaklanıyordu.

İmam Hasan'ın (a.s) Muaviye'yi rezil eden barışı ile İmam Hüseyin'in (a.s) Yezid'i çökerten ve Ebu Süfyan iktidarının kısa süre sonra yıkılmasını sağlayan şahadeti olmasaydı, bu iki İmam'ın dedelerinin çabaları göz açıp kapanıncaya kadar kaybolacak, İslâm dini Ebu Süfyanoğulları dinine dönüşecek; zulüm, fasıklık ve hıyanet dini hâline gelecek, iyi insanları ortadan kaldırıp yerlerine zalimlerin ve fasıkların konmasına zemin hazırlayan bir din olacaktı.

Denebilir ki: İmam Hasan (a.s) niçin İmam Hüseyin (a.s) gibi şahadet yolunu izlemedi? Zira İmam Hüseyin de Yezid'e karşı askerî bir zafer kazanamayacağını biliyordu.

Sorunun cevabı şudur:

1- Muaviye zahirde Müslüman görüntüsü sergilerken Yezid, fasıklığını ve facirliğini açığa vurmaktan çekinmiyordu.

2- Kûfelilerin ihaneti, İmam Hüseyin (a.s) bağlamında, tarihî heybet ve başarıya ulaşmanın bir adımı niteliğinde idi. Oysa aynı topluluğun İmam Hasan'a (a.s) yönelik Meskin ve Medayin'de gerçekleşen ihaneti, ölümcül bir darbe idi. Nitekim İmam Hasan'ın (a.s) ordusunun saflarının dağılmasına sebep olmuş ve onun cihat etme imkânını ortadan kaldırmıştı. Şöyle ki, Kûfelilerin İmam Hüseyin'e (a.s) verdikleri sözü tutmamaları, biati geçersiz saymaları, İmam'ın savaşa hazırlanmasından önce gerçekleşen bir olaydı. Bu yüzden İmam Hüseyin'in (a.s) küçük, ama yekvücut ordusu, o sırada savaşmaya moral açısından hazırdı. Bir ordunun saflarının çözülmesine sebep olacak bütün şaibelerden uzaktı. Büyük hedefleri ve idealleri olan bir İmam'ın etrafında toplanmış, fedakâr bir ordunun somut örneğini oluşturuyordu.[1]


[1]- Sulhu'l-Hasan, Üstad Razi Âl-i Yasin, 371–372 (Türkçe çevrisi, s.450–451, Kevser Yayınları)

Barış Etkenleri İle İlgili İki Analiz(1.Bölüm)

Hz. Hasan'ın Sözlerinde Barışın Sebepleri(3.Bölüm)

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)